Müziğin anlamı..

Hüzünlenir, sevinir, karamsar olur, dünyayı yakmak, yıkmak isteriz bazen. Tabii ki uygulamaya geçmeyiz, geçenler de zaten cezalarını çekerler, çekiyorlar. Ağlarız nedensiz... Anlam veremeyiz. Bu anlarda imdadımıza yetişen müzik olur. Bir kitap da olabilirdi ama o anlarda düşünmek istemeyiz zaten ya da gözlerimizi yormak istemeyiz. Sadece gözlerimizi kapayıp hangi müzikçalarımızı açarız. Ve evet başka dünyalarda, başka yerlerdeyiz.

Geriye dönüp yaşadığımız ya da o zamanlarda sahip olduğumuz düşüncelerle sıkça dinlediğimiz müzikleri duyduğumuzda hemen o ana döneriz. Gizli bir zaman makinesidir aslında müzik ama sadece geçmişe götürür.

Ben rock müzik severim mesela. Rock ilk çıktığında asi müziği olarak boy göstermişti. Evet kötü giden düzene ya da iyi giden düzene bir başkaldırı. Benim dinlediğim müzik ilk türden olan. Bu size kalmış, duygularınıza, sahip olduğunuz benliğinize...

Klasik müzik sever misiniz? Bu bana göre bambaşka birşey. Beynimizin hangi noktalarına etki ettiği belli değil daha. Kişisel gelişimi arttırıyor, gerektiği zaman uyumamıza, dinlenmemize yardım ediyor yani anlayacağınız bir ilaç gibi. Fazıl Say mesela. Türkiye'nin deyim yerineyse medar-ı iftiharı. Tabii Türkiye popüler kültür bataklığı olduğu için pek duyulmaması normal. İdil Biret mesela. Kaç kişimiz duyduk bu ismi? Ya da bir Pekinel Kardeşler.

Bu yazıyı dikkate alıp okuyanlar için bir önerim olacak. Şu parçayı bulup dinleyin lütfen, ne demek istediğimi anlayacaksınız..

'Piyano Konçertosu, No: 3', piyano ve orkestra için, 2001.(Fazıl Say)