Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Temmuz '06

 
Kategori
Şarap
 

Şarap mı, rakı mı?

Şarap mı, rakı mı?
 

Yılların polemiğidir, şarabın mı yoksa rakının mı daha tercih edilir olduğu ya da milli içkimiz olduğu. Şarap daha asil bir içkidir diyenler, rakının yerini hiçbir şey tutmaz diyenler yıllardan beri bu tartışmayı yapar dururlar kendi çaplarında. Her iki tarafın da gerek medya dünyasında, gerek sanat camiasında, gerekse akademik ve entellektüel çevrelerde sembol isimleri vardır ve onların da katılımıyla tartışmalar daha bir renklenir, daha bir enteresan hal alır.

Bence bu tartışmalar, özellikle de hangisinin daha tercih edilebilir olduğu yönündeki polemikler; “elma mı güzeldir armut mu?” sorusu kadar mantık dışıdır. Öncelikle belirtmeliyim ki, daha baştan bu iki içki birbirinden ayrılmaktadır. Şarap fermantasyon ile elde edilen mayalı bir içki iken, rakı damıtma yöntemleri ile elde edilen distile bir içecektir. Alkol oranları da birbirlerinden oldukça farklı segmenttedir. İki ya da üç kadeh rakıdan sonra çakırkeyif olabilecekken bir şişe şarabı içerek aynı pozisyona gelebilirsiniz.

Şarap ve bira gibi fermante içkilerin içerdikleri alkol kanda daha uzun süre dolaşmakta bu nedenle ertesi gün baş ağrısı görülme ihtimali daha yüksek olmaktadır. Bu içkilerin üzerine içilen su miktarı arttıkça sarhoşluk ve baş ağrısı hali daha da artacak ve uzayacakken rakı ile içilen suyun vücut sağlığı açısından kesinlikle rakıdan az olmaması gerekir.

Rakı yıllardan beri bir erkek içkisi olarak görülmüştür. İçerdiği anason kokusundan nefret eden kadınların sayısı azımsanmayacak orandadır. Şarap ise tipik bir kadın içkisi olarak değerlendirilip günümüze dek böyle gelmiştir. Restoranlarda dikkat ederseniz, kadınlı erkekli karışık masalarda; erkeklerin önünde rakı bardakları, bayanların önlerinde ise kırmızı ya da beyaz şarap kadehleri boy gösterir. Ancak bu durum son yıllarda değişiklikler göstermeye başlamıştır. Erkeklerimiz şarabı kadınlarımız da rakıyı keşfetmeye başlamış, bu içkilere karşı hissettikleri önyargılarından arındırmışlardır kendilerini.

Rakı ile şarap arasındaki en önemli farklardan biri de içme şekilleri ile ilgilidir. Şarap, yemek ya da meze yenildikten sonra üzerine içilirken; rakıda tam tersi bir durum söz konusu olup önce bir yudum rakı –isteğe göre üzerine de su- içilir ve sonra mezeden alınır.

Rakı da şarap da Mezopotomya-Anadolu topraklarında doğmuş içkilerdir. Rakının bölgelere ve yapılış şekilleri ile ilgili ufak değişikliklere göre arak, araki gibi çeşitleri ya da farklı söyleniş biçimleri vardır. Rakı da şarap da üzümden yapılırken, yine her ikisinin de elma, erik, kiraz gibi farklı meyvelerden üretilen varyasyonları mevcuttur.

Gelelim benim tercihime. Tahmin edebileceğiniz gibi hiçbir zaman rakı ve şarap arasında –şu iyidir, bu güzeldir babında- tercih yapmadım, yapamam. Bu konudaki tercihim sadece içkinin içileceği anda; ortama, yemeklere, sofra meclisine ve damak ihtiyacıma göre yaptığım tercih olur. Bu tercihi yaparken çoktan seçtiğim alternatif sayısı üçtür, bazen dörde çıkar.

Sofra meclisi tamamen erkeklerden oluşuyor, güneş batmış ya da batmak üzere, hava serin, mezeler genelde zeytinyağlı ve süt ürünleri ağırlıklı, müzik sanat müziği ağırlıklı, midem yarı tok ve moralim de iyi ise tercihimi genelde rakıdan yana kullanırım.

Meclis kadınlı-erkekli karışık, mezeler hamur işi ağırlıklı, midem aç, ortam derin sohbet etmekten çok gülmeye, eğlenmeye yatkın ise bu sefer tercihim şaraptan yana olacaktır. Tabi ana yemekler tavuk ya da balık ise mecburen beyaz şarap içmek durumunda kalırsınız ancak ben mümkün olduğunca kırmızıdan yana tercihimi kullanmaya çalışırım.

Karnım tok, hava sıcak, güneş bizimle, yemekten çok atıştırılacak bir ortam ve muhabbet de daha havadan sudan ise o zaman siparişim genelde soğuk buz gibi bir biradan yana olur.

Tabii, şarap, rakı ya da bira tercihlerini yaparken son derecede titizlikle dikkat ettiğim içkilerin markalarına ve özelliklerine göre de hususlar var ama bu kadar ayrıntısına bu yazı da girmiyorum. Belki başka yazılarda bu ayrıntıları da ele alır, merak edenlerle paylaşırız.

Bazen dördüncü bir alternatifi de değerlendiririm demiştim. Bu da votka-limondur. Çok nadir içtiğim bu içkinin ortamı şöyledir: Bir mecliste ya da ortamda zorla bulunuyor ve bir an evvel oradan kurtulma düşüncesinde isem, votka-limon benim değişmez içkimdir. Votka-limon ile dalga geçerim. Rakı, şarap ya da bira içmem için mutlak suretle keyfimin yerinde olması gerekir. Hayatta hiçbir zaman bir şeylere kızıp ya da dertlenip içki içmedim. İçkiden medet ummadım ve bunun bir zayıflık olduğunu düşünürüm.

İçki keyif almak için, zevk için ve kararında içilmelidir. Siz zevk alırken başkaları bu işten sıkıntı çekmemelidir. Özenti olarak içki içenlerden nefret eder ve acırım onlara. Bir insan bir içkiden bir yudum alıp da sonra yüzünü buruşturuyor, şekilden şekile sokuyorsa, o içtiğinden zevk almıyor, sadece birilerine şekil yapıyor demektir. İçki içerek ne şekili yapacaksa artık. Takip edin bakalım çevrenizde bu şekilde içen kaç kişi göreceksiniz. Şayet siz de bu şekilde içiyorsanız lütfen kendinize acı çektirmeyiniz. Bu bir statü göstergesi falan değildir. Ne seviyorsanız, ne canınız çekiyorsa onu için. Mesela soda-limon enfes bir ferahlatıcı içecektir, tavsiye ederim. Bu konudaki görüş ve yorumlarınızı da beklerim.

Gelelim sadede. Rakı da bizimdir, şarap da. Ben tercih etmem, edemem. Siz de etmeyin bence. Bugün canınız çeker mis gibi Tekirdağ patlatırsınız bir suzinakta; yarın canınız çeker tutunursunuz gövdesine bir huntranın, kalbiniz Ege’de kalırken, Ayazma’da.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..