Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '07

 
Kategori
Dostluk
 

Kaç kişi emekli olunca gitmek istiyor?

Kaç kişi emekli olunca gitmek istiyor?
 

Benim düşündüğüm gibi, aramızda kaç kişi; bir gün emekli olunca, bulunduğu yerden gitmek ve hayalini kurduğu yere göç etmek istiyor? Yıllardır yaşadıkları yerden şu veya bu sebeple ayrılırken neler hisseder kim bilir, gezgin, göçebe, hayat süren insanlarımız.

Savaşların dışında, genellikle ekonomik nedenler ve çocukların eğitimi için gidilir bildiğim kadarıyla. Bir gün, dönmek kavuşmak vardır aklımızda, geride bıraktıklarımıza.

Havasını, suyunu, toprağını ve hatta tezek kokusunu bile özlüyoruz zamanla. Sanırım benim gibi birçok insan vardır, böyle düşünen. Yeniden göç etmemizin ise o kadar kolay olacağını sanmıyorum. Bulunduğumuz yerde, acısıyla tatlısıyla yaşanılmış günler eş, dost, unutulmayacak kişiler, iyi günde kötü günde bizimle olan arkadaşlar ve komşular var.

Sarmaşık gibi dolanırken birbirimize, kök saldığımızın farkında bile olmayız yerimize.

Bir çırpıda bunları unutmaya hakkımız varmı? Unutabilirmiyiz, kopabilirmiyiz dostlarımızdan? Doğrusu gerçekleşmeyecek bir hayal gibi geliyor bana.

Hep bunu düşünürüm, günü gelince gideceğim için, bugün yanımda bulunan aynı havayı teneffüs ettiğim dostlarımdan, ayrı kalmanın vereceği üzüntüyü, sıkıntıyı nasıl atlatırım? Yeniden kurulacak dostluklar için yaratanın verdiği ömür yetermi? Bu kaçıncı ayrılık yaşantımızda, bu kaçıncı dost değiştirmemiz oldu, bu güne kadar hiç sayan varmı?

İlk işimizde bize destek olan arkadaşlarımızı hatırlayanlar varmı aramızda? Olsa bile köstek olanlar kadar net, eminim hatırlanmıyorlardır, istisnalar dışında.

Barınacak bir ev bulanı, kıt kanat bütçesiyle geçinirken sıcacık çorbasını bizimle paylaşanı.

İnsan kıtlığında, sessiz zifir karanlığın içinde tenha sokaklarda yürürken veya evde eşinin gelmesini beklerken bize arkadaş olan Allah insanını! Bırakılırmı bunlar bu kadar kolay?

Malum, gideceğimiz yer, hiç çıkmaz aklımızdan; diyelim'ki şartlar el, Allah uzun ömür verdi!

Denize yakın orman içinde evimizde doğa ile baş başa yaşıyoruz, bu güzelliği dostlarımızla paylaşmadıktan sonra, ne kıymeti var?

Tuttuğumuz balığı dostlarımızla birlikte yiyemedikten sonra, bahçedeki gülleri birlikte koklayamadıktan sonra, ayrı yerlerde içilmiş kahvenin falından çıksa çıksa ancak''muamma'' çıkar öyle değilmi?

Ekmek kavgası yüzündenmi ne; hoş görümüzü kaybettik? Oysa kimse bizden bir şey talep etmedi, düşlerimizden başka. Konuşun anlatın dediler bedavadan! Hatta yorulmayın sayfa düzeni ile biz onu da hallederiz yeterki siz konuşun, konuşun, konuşun. Mümkünse sözlüksüz olsun! Herkesin anlayacağı dilden.

İşsiz insan varmı aramızda (istisnalar hariç) ekmeğimize ortak olan, sırtımıza yük olan, işimizi elimizden çalmaya uğraşan veya patrona yalakalık yapan veya bu kadar çok derse ihtiyacı olan! Olamaz çünkü bizler, zaten işten arta kalan zamanda buradayız.

Belkide işimizden, eşimizden, çocuğumuzun sevgisinden fedakârlık yaparak onların hoş görü sınırlarını zorlayarak buradayız ve ne kadar vazgeçilmez olduğumuzun! insan olduğumuzun farkına, göçler başlamadan önce varmalıyız.

Masumlardan çaldığımız zamanı iyi kullanmak lazım yoksa asi olacak çocuklarımız.

Alışık numaraların dışında bir mesaj geldi ''Mevlit kandilinizi kutlar esenlikler dilerim'' diyor.

Bir buçuk yıl önce sahilde tanıştığım! Bulduğum yemleri ( midye) paylaştığım balıkçı dostum sevgili Ahmet ağabeyimden. (Güzel bir hikâyesi var)

Kendisi benim büyüğümdü ve ben onu, ondan önce hatırlamamakla çok ayıp ettim. Söz veriyorum Ahmet ağabey bundan böyle ne seni ne Mustafa ağabeyimi hiç unutmayacağım çocuklarımı da hiç ihmal etmeyeceğim! Sana bir söz vermiştim

Sözüm söz, Temmuzda, Allah kısmet ederse onuda yerine getireceğim!

''Bende sizin mevlit kandilini kutlar hayırlara vesile olmasını dilerim''

Sevgiler ve saygılar.

 
Toplam blog
: 438
: 826
Kayıt tarihi
: 07.01.07
 
 

Milliyet Blog'a hangi vesile ile kayıt olduğumu doğrusu hatırlamıyorum!  Bende birçoğunuz gibi ya..