Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mayıs '07

 
Kategori
Felsefe
 

Bir beyaz kağıttır ömür

Bir beyaz kağıttır ömür
 

Ömür, bembeyaz ve çok kaliteli bir kâğıt parçası gibidir. Yaşananlar ise kurşun kalem. Tepesinde silgisi bulunan bir kurşun kalem.

Kâğıt o kadar kaliteli ki, üzerine yazarken dikkât edilirse, dış etkenlerden ve diğer tehlikelerden korunursa, yıllarca bozulmadan durur. Onu iyi muhafaza etmek gerekir. Olur olmaz şeyler yazmamalı bu güzel kâğıda. Yoksa çabuk biter.

Çok küçük harflerle ve dikkâtlice yazmalı ki hem çabuk bitmesin, hem de yazdıklarımızı tekrar okuyabilelim. Çok hata yapmamalı yazarken. Silgi, kâğıt dolmadan biterse, başka hata yapma şansımız kalmaz. Yaparsak silemeyiz. Kâğıt bozulur. Hele kâğıtta daha çok yazılacak yer varken silgi biterse, silemediğimiz hatalarımız, kâğıdı her okuyuşumuzda bir kara leke gibi karşımızda durur. Başkaları da görür bu hatayı. Saygınlığımız azalır.

Hata yapsak da, silinebilecek hatalar olmalı bunlar ve çok olmamalı. Silgi çabuk bitmemeli. Unutmamamız gereken bir gerçek var. Kâğıt bir gün mutlaka dolacak. En küçük harflerle de yazsak, yazdığımız müddetçe kâğıttaki boş alan azalacak. Bu sebepten bu kâğıda yazdıklarımız çok güzel şeyler olmalı. Okudukça mutlu etmeli bizi. Bizden sonra okuyacaklar da güzel şeyler düşünmeliler. Bizim yazdıklarımızdan bir şeyler öğrenmeli, onlar daha dikkâtli yazmalılar.

Bu güzel kâğıt asla bir karalama kâğıdı olarak kullanılmamalı. Kimseye kendi kâğıdımıza bir şeyler yazdırmamalıyız. Herkes kendi kâğıdına yazmalı ve kendi kalemini kullanmalı.

İnsanların birçoğu, da bu kâğıdın bir gün biteceğini düşünmezler. Uyduruk şeyler yazarlar. Yazdıklarını silerler. Sildiklerini tekrar aynı şekilde yazarlar. Akılları başlarına ancak kâğıt bitmek üzereyken gelir. Ah vah çekerek kâğıdı tekrar kullanılır hale getirmeye çalışırlar. Beceremezler. Yazacak çok şey vardır. Dolan kâğıda yeni şeyler yazmak imkânsızdır artık. Kalem de bitmek üzeredir çoğu kez. Silgi ise çoktan bitmiştir.

Bazıları da kalemi kullanırken sık sık ucunu kırarlar. Bazen kalemtıraş bulamazlar kalemin ucunu açmak için. Bazen de jilet ile açmaya çalışırlar. Jileti kıranlar, ellerini kesenler de vardır. Bazıları da kalemi açarken ucunu tekrar kırarlar. Böylece kalemleri kâğıt bitmeden, yazacak daha çok şey varken biter. Üzülürüm bu tip insanlara. Çok üzülürüm.

Silgi bitmemiştir ama yazacak kalem kalmamıştır ortada. O güzelim kâğıt, bir kısmı dolu, bir kısmı boş bakakalır öyle. Yazacak kalemi kalmayan da kâğıda dikkat etmez artık. Hevesi kırılmıştır. Yazdıklarını okumak bile istemeyebilir. Hattâ, yazdıklarının bir kısmını, çok güzel notlarını da silebilir sıkıntıdan. Hiçbir anısını okumak istemeyebilir.

Ama kimse o güzel kâğıdı atmaya kıyamaz. Öyle güzel ve çekici bir kâğıttır ki o, ayrılmamız zor. Bu kâğıdı sevmediklerini söyleyenler bile yırtıp atamazlar.

Benim kâğıdımda daha kâfi derecede yer var. Çok dikkâtli olmasa da güzel anılar yazdım. Bu arada silgi kullanmadan yazmaya başladım. Zaten silgi de bitmek üzere. Ama olsun. Silgiye pek ihtiyacım olmuyor. Bir problemim var. Kalemimin ucu kırıldı ve kalemtıraş da yok etrafımda, jilet de yok. Kalemimin ucunu açamıyorum. En yakınlarım bile umursamaz olmuş. Öyle bekliyorum, bir açacak bulurum diye. Günlerimi, eski yazdıklarımı okumakla geçiriyorum. O da sıkıcı oluyor açıkçası.

Yeni anılar yazmak istiyorum. Kimse kalemtıraşını vermiyor. Kalemimin ucunu bir açabilsem yazmaya devam edeceğim ve ben de onların ihtiyacı olduğunda kalemimi de, silgimi de, kalemtıraşımı da vereceğim. Ama kimsenin güveni kalmamış. Sadece bana karşı böyle değil insanlar. genelde birbirlerine güvenleri kalmamış bir toplumda yaşıyoruz. Kalemtıraşlarını geri vermeyeceğimi mi düşünüyorlar, yoksa benim yazamamam onlara zevk mi veriyor bilmiyorum. Bilmek de istemiyorum artık. Ama düşündükçe üzülüyorum.

Öyle bekliyorum işte. Umutsuz, zevksiz ve mutsuz bir bekleyiş bu... En çok da en yakınlarımın ilgisizliği veya göstermelik ilgileri üzüyor beni.

Kurşun kalemimin ucu kırıldı, yazamıyorum.

MUSTAFA MUMCU / 07. 05 2007

 
Toplam blog
: 324
: 2811
Kayıt tarihi
: 10.04.07
 
 

06. 06. 1945 İzmir doğumluyum ve İzmirli olmaktan da gurur duyuyorum. 1968 yılında birkaç yıllığın..