- Kategori
- Dostluk
Acının paylaşımı
“Bir tek kalbin kırılmasını önleyebilirsem
Boşuna yaşamış olmayacağım
Bir yaşamdan acıyı alabilirsem
Boşuna yaşamış olmayacağım
Ya da bir ardıç kuşunu yeniden yuvasına koyabilirsem
Boşuna yaşamış olmayacağım.” E.Dıckınson
Ya da,
“Bir bir uzaklaşıyor sevdiğim insanlar
Ne zaman bir dosta gitsem, evde yoklar” Metin Altıok
Sonra da tarihini senden öğrendiğim 3 Eylül 2006 tarihli Sabah’taki:
“SENİ ÖLDÜKTEN SONRA DA SEVECEĞİM” başlığıyla haberi...
Evet buydu anahtar cümle...haberi okumama engel olan...Yukarıdaki sözler gibi bu anahtar cümle de beni duygulandırmış, fotoğrafa bile bakmadan haberi okumaktan vazgeçmiştim.
Taa ki telefonla olayı öğrenip, gazeteyi bir meslek odası arşivinden buluncaya kadar...
Öyküyü gazeteden gün boyu aralıklarla okuyarak bitirebildim!..İlk aklıma gelen... ve gözümün önünden gitmeyen; yaşama hep pozitif bakan, yüzünden gülücükler eksik olmayan...hatta kahkahalar... evet dostum Kayhan Arsoy geldi.
Zaman zaman gazetecilerin ve fotoğrafçıların duygularını merak ederim; çıplak bir mankenin fotoğrafını çeken fotoğrafçı ya da “sonsuz aşk” adlı dramı haberleştiren gazeteciyi! Neler hissederler, neler duyarlar? Siz bunları yaşarken, ben de Zeynep Oral’ın ‘Meslek Yarası’nı bitirmiş ve onun duygu seline kapılmıştım.Daha sonra da Enver Barış’ın trafik kazasında kaybettiği yeğeninin 25 yaşındaki eşi üzdü bizi...Bu da bir gazete haberi idi.
Yine bir gazete köşesinden aldığım notu anımsadım:
“Zevkli bir kadına rastlarsanız, zevkiniz
Bilgili bir kadına rastlarsanız, bilginiz
Zeki bir kadına rastlarsanız, zekanız gelişir.
Hayat kat kattır. Babil’in asma bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir.
Bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür.
Ve bugün; durduğunuz teras, seyrettiğiniz manzara, gördüğünüz hayat,
Yanınızdaki kadının terası, manzarası, hayatıdır.
Hayatınız seçtiğiniz kadındır.” (Hürriyet, F.Altaylı köşesinden-2002)
Öyküyü okudukça aklıma notlarımdan, neler geliyor neler!
“Yaz bitmeden gel
Yapraklarım solmadan, narlar olmadan gel
Gün devrilmeden, yeşil erik beyaz örtüye konmadan gel
Yaşarız, bu tende bu heves oldukça yarim
Aşığız sarıştık sarmaşıklar misali
Gel gör ki geçti geçiyor, bu yazlar ne hain
Söz hiç incitmem
İpek şal gibi kayarım omuzlarından
Sen uyurken ben
Bir nehir gibi akarım rüyalarından (Bir şarkı sözü, Ali İlyas)
Evet sevgili dostum, böyle bir öykünün kahramanı ancak Kayhan Arsoy olabilirdi, öyle de olmuş! Şapka çıkartılacak bu dramı Hülya hanım muhtemelen Rıfat Ilgaz’ın son anlarında not ettiği şu dörtlükle sonlardı:
Elim birine değsin,
Isıtayım üşüdüyse,
Boşa gitmesin,
Son sıcaklığım!..
Acını yürekten paylaşırım, sevgili dostum.
Not:
30 Ağustos 2006 tarihli Sabah gazetesi haberiyle öğrendiğim, bir dostumun eşinin vefatı nedeniyle yazdığım ve acısını paylaşmaya çalıştığım bir arşiv notum...Dostumun öyküsü çok uzun ve saygıdeğer...Ama gençlik aşkıyla uzun yıllar sonra karşılaşıyor ve kanser hastası iken onunla evleniyor. Bu kadar ifade edebilirim. Mutluluğu yarım kalan bu dosta yazılmış bir mektuptu paylaştığım...