Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Mayıs '07

 
Kategori
Futbol
 

İzmir' in futbol anlayısı

İzmir' in futbol anlayısı
 

Bir futbol takımını yürütmek ve onu yüksek yerlere çıkartmak bir öz veri ister. Bunu ben geçmiş zaman da yakından yaşadım. Şimdi bu olayı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Geçen günler de cumhuriyet mitingi sebebiyle bloğunda İzmir’in birleşmesinden bahseden bir blogcu dostuma yorum yazmıştım. Ve yorumumda İzmir’in böyle günler de birleştiğini ama Türkiye Süper Liginde bir takımı olmadığını belirtmiştim. O da bloğuma yazdığı cevapta İzmir takımlarını anlatacağı bir blog yazacağını ve bu konuda dolu olduğunu ve İzmir’imizin en azından bir takımın Süper ligimizde olması gerektiğini yazmıştı. http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=41072 Bu dostumun bloğunu okudum. Yazdıklarına yüzde yüz katılıyorum, katılmamak elde değil. Şimdi ben de onun bloğunun eksik yanlarını, yazamadıklarını yani neden İzmir takımlarının bu durumda olduklarını tek tek kaleme almak istiyorum izninizle.

Efendim bendeniz 1992 ila 2004 yılları arasında İzmir’de Karabağlar semtinde halen kapalı bulunan adı Dönmez Dericilik olan bir işletmede personel yardımcılığı yaptım. Üretimimiz dünyaya şık giyim olan deriden kaban, mont ve ceketleri yapıp beğenilerini sunmak ve satışını sağlamaktı.

İşte o işletmenin sahibi İzmirlilerin ve de Türkiye’nin de spor camiasının tanıdığı iş adamı Sayın Cemal Dönmez’di. Aynı zaman da hafızam yanılmıyorsa 1995 yılının Haziran ayından başlayıp 2003 Kasım aylarına kadar süren süreçte İzmirspor’un başkanlığını yapmış olmasıdır. Ben de kendisini çok severim. Kendi halinde mümtaz bir kişiliği olan ve de İnci hanımla evli olup üç çocuk babasıdır. O işletmeye girdikten sonra beni çok sevdiler. Evleneceğimi onlara söylediğimde de çok sevinmişlerdi. Nişanlanırken de Cemal Bey yüzüğümü takmış, evlenirken de İnci hanımda nikâh şahidim olmuştur. Evlendik sonra da her dini bayramlarımızda eşimle beraber onları İzmir’de olduğum zamanlar evlerinde ziyaret etmiş İzmir’in dışında olduğum zamanlarda da telefonla bayramlarını kutlamıştım.

Sayın Cemal Dönmez İzmirspor’a başkan olduğu zaman İzmirspor Türkiye üçüncü liginde yer almaktaydı. İzmirspor İzmir’imizin seçkin ve köklü kulüplerimizdendir. Zaten ben de İzmirspor binasının bulunduğu Bahçelievler semtinde ikamet ettim.

Cemal Bey İzmirspor’u üçüncü ligden ikinciliğe çıkartacak, oradan da süper lige yükseltecek başkan gözü ile bakılıyordu. Nitekim başkanlığın ilk yılında teknik patronluğuna tanıdık bir sima getiriyordu. O sima daha önce Almanya’da oynayıp sonradan Fenerbahçe ve Galatasaray’da da oynayan İlyas Tüfekçi idi. Kuşadasısporla büyük çekişme içinde geçen bir sezonun ardından bulunduğu grupta ikinciliği yakalamış ikinci lige terfi olmamıştı. Ancak ondan sonra ki yıllarda şampiyon olup ikinci lige yükselmişti. Bundan sonra da İkinci lig’de de yaptığı mücadele hep süper lige çıkmak içindi ama başkanlığı döneminde bu başarıyı maalesef yakalayamadı.

Peki, başarılı olamamanın altında ne yatıyordu. Bunu burada açıklamak gereğini duyuyorum. Bana göre iki nedeni var. Birinci neden maddiyat yani para ikincisi bizler.

İzmir’de bulunan iş adamları İzmir takımlarına yeteri kadar ehemmiyet göstermiyorlar

Ve nihayetinde İzmir’de ikamet ettiğimiz halde İzmir takımlarını tutacak kadar İzmirli olamadık.

Bir takımda futbolcu barındırmak çok külfetlidir. Bunun için eski para ile trilyonlar, YTL olarak ta milyonları harcamak zorundasınız. Takım olarak ta en az 20 ila 25 futbolcu barındırıyorsunuz. Bunun içinde bir tane değil sağlam birkaç tane zengin ve bu işe gönül vermiş kişilerin yönetimde görev almaları gerekir. O zamanlar Cemal Bey başkandı fakat yanında bulunan diğer yöneticiler kendi bildiği adamlardı açıkçası. O kişiler daima Cemal beyin yanında bulunurlar ona fason dikerlerdi. Yani onlara Cemal Bey para verdi mi ayak ta kalacak cinstendiler. Benim burada anlatmak istediğim bir tane Cemal Bey değil birkaç tane Cemal Bey olması takıma iyi transfer yapmasına sebep olurdu. Bununda böyle olmamasının sebebi bence kimin başkan olacağıdır. Kim istemez Cemal Beyin yerinde olmak. Çevrende ki insanlar bile sana başkanım diye hitap ederler, gittiğin yerler de hiti bat görürsün.

Yani bundan da birkaç iş adamı yönetimde olmazsa gereken transferleri yapamazsınız ve de daima kaybetmeye mahkum olrsunuz.

İkinci neden de bizler dedim. Futbolu seven bir millet olduğumuz halde futbolun hep iyi sonuç getiren popüler takımları tutmuşsuzdur hep. Yani Türkiye’de gündem de olan takımlar konuşulmaktadır yani İstanbul takımları. Çocuklarımıza doğdukları günden beri Fenerbahçe’yi ve Galatasaray’ı öğretiyoruz. O çocuk belki hayatında İstanbul’a gitmediği halde İstanbul’u solumadığı halde biz ona İstanbul’un takımların tutması için baskı yapıyoruz. Türkiye’nin her yerinde böyle ama İzmir bu konuda zannedersem ilk sırayı almaktadır. Onun için bu büyük takımlar Türkiye’nin her tarafında taraftar bulabilmektedirler. O zaman ne yapmalıyız? Çocuklarımıza doğduları kentin takımlarını sevdirmeliyiz. Bunda en büyük görev bana kalırsa bizlere düşüyor sonra İzmir medyasına düşüyor.

Sormak lazım? Güzel İzmir’imizin, güzel insanları sizler, cumhuriyet yandaşları yüzde kaçınız İzmirsporlusunuz, kaçınız Altaylısınız, kaçınız Göztepelisiniz, kaçınız Karşıyakalısınız, kaçınız Altınordulusunuz ya da kaçınız Bucasporlusunuz. Ve bunların kaçta kaçı daima maçlara gidiyor. Ben hatırlıyorum Cemal Bey ve ekibi bu güzel insanlara, boş tribünlere karşı oynayan İzmirspor’u seyrettirmek için bir ara Alsancak stadına bedava seyirci aldı ya da cüzi miktarda onlara bilet sattı. Önemli maçlar da ve iyi olduğu dönemlerde seyirci geldi ama diğer maçlarda seyirci sayısı beş yüzü geçmezdi.

Takımların ayakta kalabilmesi için daima taraftara ihtiyaç vardır. Bir maçta bayraklı ve formaları ile tribünler önünde tezahüratla oynayan bir futbol takımı, boş tribünler önünde oynayan bir futbol takımıyla mukayese edilirse daha iyi bir oyun oynar ve neticeyi de alır.

Hâlbuki benim izlenimlerim bir İzmirli olarak eğer İzmirliysek İzmirliliğimizi bilmemiz lazım. Nasıl bazı değerlere sahip çıkıyorsak, diğer konulara da sahip çıkalım. Çünkü bu şehir bizim şehrimiz, hepimizin şehri!

Saygılarımla.

 
Toplam blog
: 540
: 3176
Kayıt tarihi
: 02.01.07
 
 

Hiç bir motorlu araca binmeyi sevemedim. Daha doğrusu sevdiremediler. Onun yerine iki tekerlekli ..