Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mayıs '07

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Ege adasında çıplaklar kampı

Ege adasında çıplaklar kampı
 

Son zamanlarda Gemi (Curvaziyer) turlarının rağbet görmesi ile özellikle Ege Adalarına ekonomik turlar düzenlenmeye başladı. Gemi ile seyahatin verdiği görsel zevkin dışında; birçok yerin aynı seyahat içerisinde görülebilmesi, bavul aç-kapa derdinin olmaması, sabah, öğlen ve akşam yemeklerinin tura dahil olması, gemide her gece “ücretsiz” eğlencenin, hatta kumarhanenin bulunması gemi turlarının çekici kılıyor. Hele rota Ege Adaları ise, adaların, kültürünün, yemeğinin ülkemize yakınlığı ve bu turların diğer gemi turlarına nazaran ucuzluğu da cezbedici oluyor. Ayrıca birçok seyahat acentesi de “vizesiz” Yunan Adaları turları düzenleyebiliyor.
Alışık olduğumuz yabancı curvaziyer gemilerinin yanısıra bu sene Deniz Line Samsun Gemisi de Ege Adaları turları yapmaya başladı. Bu gemiler Türk mutfağından vazgeçemeyen, garsonundan, resepsiyonuna kadar Türkçe servis almak isteyen misafirler için ideal. Kısaca Ege'nin lacivert sularında yol alan bir geminin güvertesinde hafif hafif esen rüzgar eşliğinde güneşlenmek, kitap okumak ya da tembellik etmek... Geminin uğradığı adalarda Ege yemeklerinin, şaraplarının tadına bakmak, taş döşeli sokaklarda alışveriş yapmak, uçsuz bucaksız kumsallarda denizin tadını çıkarmak. İşte elinizdeki, tüm bunları bulabileceğiniz bir Ege rotası.

Her adanın kendine has yaşam tarzı mevcut ve her birinden hoş anılarla ayrılmak mümkün. Zaman zaman bizleri şaşırtan kültürel benzerliklerin yanısıra gözlerinizin faltaşı gibi açılacağı enteresan “farklılıklar” da belleğinizde kalabilir. Örn; Girdiğiniz gece klübünde bara ulaşana kadar poponuza birkaç kez cimcik yiyebilir, hoş bir kıza “Clark” çekerken az sonra bir başka hoş kızla dudak dudağa öpüşmesine şahit olabilirsiniz. Aynı durum, sırım gibi bıyıklı delikanlılar için de geçerli.
Bu sefer de dedik şu meşhur plajları görelim. Turizmciyiz ya, maydonozluk ruhumuzda. İş icabı yani. Sakata gelmeyelim diye efendice bir kıza sorduk. Tarifine göre atladık bir taksiye, yolculuk adanın öte yanı. Yüklüce bir giriş parasından sonra içerideyiz. Upss.. O ne? Çıplaklar kampı. Beş dakika şoktan sonra düşündük; dışarı çıksak paralar yanacak. E günah. Bi yerde memleketin parası. Mecbur! girdik soyunma kabinine. Slip’im var yanımda ama giysem “haşema” muamelesi görecek ve daha dikkati çekecek. Zaten yasak. Ne halt yemeye geldik buraya diye düşünürken bayağı vakit geçmiş. Dışarı çıktım ki, bizim bütün çocuklar frikik atışında kaleye “baraj” yapan futbolcu misali. Arkayı da duvara yaslamışlar neme lazım... Bir adım öne çıkmak yok.
-Eee baylar. Burada mı duracağız akşama kadar?
-Yok yaa seni bekliyorduk..
-Yürüyün o zaman.
Erdal, bir el önde diğeri arkada direkt denize koştu. Biz de attık kendimizi hemen önümüzdeki beton platforma. Tabi herkes yüzüstü. 5dk sonra ilk heyecan geçti. Bendeniz Avusturya gölleri, Fin hamamı tecrübeliyim. Yani olay’ı büyütmenin alemi yok!. Arkamız deniz zaten. Ancak bizim Hilmi organik “HiLTi” sanki. (kendisi o günden beri böyle anılır) Kuma geçse, hem çevreye zarar vermeyecek hem de deniz kaplumbağalarına kolaylık sağlayacak. Erdal, 5 saat oldu, hala denizde. Yüzmüyor da.. Bizden hamburger ve cola istiyor beyefendi. Denize servis hem de!. En derin ve entel arkadaşımız Tolga’nın günlük felsefi konuşması bile meyvelerden. Bamya, çalı fasulyesi, hıyar, karpuz, armut, şeftali... Müzik başladı, yaşasın.. Nihayet beach-party başlıyor, shut’lar dağıtılıyor. Önce bi dans edenleri uzaktan izleyelim... de. O ne yaaa.. löppür löppür. Bazen senkronize de değil. Vazgeçtik.. Uzaktan izleyeceğiz. Ne yani çarşamba-perşembe mi yapcaz? Koli bandı da yok.

Yunan kızlarından bahsetmek istiyorum. Çünkü herbiri birbirinden farklı. Fabrikasyon yok. Marka hemen hemen yok. Seksapelleri üst seviyede. Göğüs, ayakkabı ve etek dekolteleri sadece “çatal”ı gösterecek kadar. Etekler dar ve boyu diz üstünden sadece 4 parmak. Hemen ayaktan fırlayacakmış gibi duran tahta, yüksek ökçeli, bileksiz ayakkabılar moda. Hiçbir açık ayakkabıdan ayak parmakları taşmamış. Sivri burun “ucube” ayakkabılardan hemen hemen hiç yok. Buluzlarda “aç” duygusu veren fermuar, dar pantolonlar da “parçala” duygusu veren yırtık. Eteklerdeki aksesuarlar şimdilik bana kalsın. Saçlar hep fönlü. Oturuş ve başlar dik. Omuzlar arkada. Adımlar güvenli. Yüzlerde doğal gülümseme. Biri bana bakıyor mu, nasıl gözüküyorum tedirginliği yok. Makyajlar mat. Ayak topukları belli belirsiz ve yumuşak. Manikür-pedikür tam. Ancak aynı kızlar 35 ten sonra enine gidiyor. İşin ilginç tarafı Yunan erkekleri hala sarışın, mavigözlü İskandinav kızları cenaplarında. Geleceği gördüklerinden mi? Yoksa komşudaki “kaz” durumları mı? (acaba ben de mi öyle düşünüyorum?)
Yunan erkekleri nasıl mı? E Onu da Tuğçe Kazaz’a, Deniz Akkaya’ya sorun. Bana kalırsa sürekli burunlarını karıştıran, tipsiz, sulu ve giyinmesini bilmezler. (ohhh rahatladım! Ama Yorgo-Yunan konsolosluğunda ki yetkili- artık bana ömür boyu vize vermez !)
Klasik yemeklerine geçelim; mezedes, dolmades, keftedes, homous, tzatziki, spanakopita, tarama, mousakka, loukoumades... Yabancı gelmedi değil mi? Şimdi de az tanıdıklara bakalım. Psarosupa (Deniz Mahsulleri Çorbası), Skordalia (Sarımsaklı Patates Ezmesi), Taramosalata (Tarama), Melitzanosalata Me Feta (Feta Peynirli Patlıcan Salatası), Lavraki Ladolemono (Hardallı Marine Edilmiş Levrek), Kefalotiri Sharas (Izgara Kefalotiri Peyniri), Midia Sahanaki (Sahanda Midye), Kalamaraki Gemisto Me Tiryia (Izgara Peynirli Kalamar Dolması), Htapodi Sharas (Ahtapot Izgara), Garides Ala Krem Me Manitaria (Özel Kremalı Sos ile Pişirilmiş Karides), Kefteri Piperya Me Elies (Izgara Yeşil Biber Üzerine Kalamata Zeytini)
Yunan adaları şehir bilgileri
Pire (Atina )
Yunanistan’ın Başkenti olan Atina’nın liman şehridir. Buradan Atinaya ulaşım takribi 45 dakikadır.Atina Batı uygarlığının beşiği olarak kabul edilir. Ulusal Arkeoloji müzesinde Atina’nın Altın Çağına ait örnekleri görmek mümkündür. M.Ö 5.yüzyılın ortalarında Perikles’in Atinalıları ikna etmesi üzerine üç farklı tapınak ve bir anıtsal kapı olarak inşa edilmiş olan Akropolis harabelerini Atina’ya gidip de görmemek olmaz. Ayrıca ünlü taverna semti Plaka’yı ziyaret etmeyi unutmayın.
SANTORİNİ
Diğer adalara oranla daha küçük bir Ada olan Santorini, gerçekten de muhteşem manzaralara sahip bir coğrafyadır. Ege Adaları’nın içinde en haraketli adadır. Yıl boyu bir milyonun üzerinde turisti ağırlamaktadır. Santorini Krateri’nin eşsiz gün batımı manzarasını seyretmek için her yaz Avustralya gibi uzak ülkelerden bile gelenler vardır. 3500 yıl öncesinde adada bulunan volkan büyük bir sarsıntıyla patlamış ve bu şiddetin sonucunda Ada’nın ortası sular altına gömülmüş ve bu günkü hilal şeklini almıştır. Bazı arkeologlar Kayıp Şehir Atlantis’in burası olabileceğini düşünür. Bu nedenlerle katılaşmış tüflerin altında binlerce yıl çok iyi korunagelmiş arkeolojik kalıntılarıyla Santorini’nin dünya’da eşi benzeri yoktur ve bu özellikleriyle ülke turizmine hatırı sayılır bir katkıda bulunmaktadır. Tüm Kiklad Adaları gibi Santorini de bir dönem Türk hakimiyetinde kalmıştır. Gece eğlencesi için The Town Club, Koo Club, Kira Thira ve Enigma adlı dört disko tavsiyelerimizdendir.. Geleneksel Yunan Tavernası içinse yine aynı sıradaki Bar 33.
MİKONOS
Mikonos en çok ziyaret edilen ve en kaliteli Yunan adalarından birisidir. Tüm Ege Denizi’ndeki en hareketli gece hayatı yaz sezonu boyunca burada yaşanır. Mykonos, çılgın yaşantısı ve her türlü cinsel tercihe olan toleranslı yaklaşımıyla da ünlüdür. Çılgın, uçuk-kaçık eğlenceler sınır tanımaz ve sabaha kadar sürer. Ada bu gün dünyaca ünlü bir gay cenneti olduğundan özel gay barları, club ve diskolarının sayısı oldukça fazladır. Ancak bu Mykonos’ta sadece gay nüfus olduğu anlamına gelmez. Ada her yaz sezonunda farklı coğrafyalar ve farklı cinsel tercihlerden yüzbinlerce kişiyle dolup taşmaktadır. Ada’nın asıl müdavimlerini ise dünya jet sosyetesi oluşturur. Mikonos, duvarlarından rengarenk begonviller sarkan bembeyaz badanalı evleri ve rıhtımda yan yana sıralanmış yeldeğirmenleri ile herkesi büyülemektedir. 85 kilometrekare yüzölçümü ile küçük bir ada olan Mikonos 5, 500 kişilik nüfusa sahiptir. Ada 1453’ten 1832’ye kadar Osmanlı hakimiyetinde kalmıştır. Mikonosun başşehri, büyük yolcu gemilerinin de yanaştığı bir liman şehri olan, Hora Kasabasıdır. Dünyanın en ünlü markaların mağazaları Hora’da yoğundur. Ayrıca keten ve dantel perdeler Mikonos’ta en çok satılan eşyalardandır. Kuyumcularda eski Bizans takılarının kopyalarını, galerilerde ise müzelerdeki antik objelerin kopyalarını bulabilirsiniz. Halı meraklıları için de Antik Yunan Desen’i motifli halılar ilginç olabilir. Bu ünlü adanın disco ve barlarında çılgın ve sınırsız eğlenceler sabaha kadar sürer. Mykonos gibi küçük bir adada sayıları onbeşi bulan plajlar buranın bir tatil adası olduğunun göstergesidir. Mykonos limanına en yakın olanları Malalianos ve kalabalık Tourlos plajları en popüler olanlarıdır. Super Paradise plajı ise bir çıplaklar kampıdır. Meydanda bir köşede duran ve Mykonoslu’lara hüzünlü bir geçmişi hatırlatan içi doldurulmuş Pelikan Petros’un ise ilginç bir hikayesi var; Pelikan Petros 1950 kışındaki büyük fırtınada Ada’ya zorunlu iniş (düşüş) yapar. Ada’lılar kuşu bağırlarına basar. Çünkü Pelikan’ın gelişiyle beraber Ada’nın kaderi sakin bir balıkçı köyü olmaktan, dünyanın en ünlü eğlence merkezlerinden biri olmaya doğru bir değişim yaşamaya başlar. Ancak 1985’te Pelikan Petros bir arabanın altında kalarak can verir. Bu gün Ada’nın sokaklarında serbestçe dolaşan, Petros’un yerine getirilen 2.Petros’tur. Geleneksel Yunan yemekleri yapan El Greco in Plateia Tria Pigadia adlı restaurant Ada’nın en eskilerindendir. Not: Mikonos esnafı alışverişte yurdumun en kurnaz geçinen esnafını bile suya götürüp susuz getirir. Bu yüzden sıkı pazarlık şart...
RODOS
Diğer on iki adanın yönetim merkezi olan Rodos, çevresini saran kumsalları, yürüyüş yolları ve canlı gece hayatı ile ziyaret edenleri büyülemektedir. 400 yıl boyunca Osmanlı yönetimi altında kalan bu adada halen 2, 000 civarında Türk yaşamaktadır. Rodos adası Unesco tarafından kültürel miras kapsamında koruma altına alınmıştır. Adada 1519 yılına kadar yaşayan St Jean Şövalyelerinin izlerini her yerde görmek mümkündür. Arkeoloji Müzesini ve Bizans Müzesini gezmenizi tavsiye ederiz. Rodos’ta gece hayatı ve eğlencesi de çok ünlüdür. Özellikle Casino’larda şansınızı deneyebilirsiniz. Meşhur Rodos Kalamar dolmasını tatmada dönmeyin. Alexis Taverna tercih edeceğiniz yer olacaktır. Zengin balık tabaklarıyla servis edilen sebzeler, restorantın kendi bahçesinin ürünleri. Restorantın müşteri defterinde Winston Churchill ve Jackie Kennedy gibi isimler de var. Palace of the Grand Masters adlı mekanda ki ışık ve ses gösterisi seyretmeye değerdir. Nelly Dimoglou adlı mekan geleneksel Yunan Gecesi eğlencesi için idealdir. Geleneksel kostümleri içindeki genç kızlar ve erkekler, Yunanistan'ın çeşitli bölgelerine has halk oyunlarını sergilerler. Ayrıca Taverna Kostas: Pythagora 62 numaralı adresteki tavernanın musakka ve Yunan salatası harika. To Limanaki: 30 yıldır aynı adresteki lokanta balık, yunan yemekleri ve şarapları sunuluyor. Karpathos: Dimitrios Fisherman's Taverna: Finiki'deki bu taverna da nefis balık ve uzo denemeye değer. Girit: Burada seçenekleriniz çok fazla. Size birkaç isim daha öneriyoruz. Hepsinde de balık, meze ve Yunan yemekleri harika. Galaxy, Kalamaki, Mylos ve Panorama. Eski kentin dışında adada en çok ziyaret edilen yer ise Lindos. Eski kente 47 kilometre mesafedeki Lindos günü birlik ziyaret olarak ideal.. Bu nedenle Lindos'a akşamüstü gitmenizi ve geceyi burada geçirmenizi öneririm. Beyaza boyanmış evleri, küçük lokantaları, taş döşeli dar sokakları ve pırıl pırıl deniziyle Lindos son derece keyifli bir yer. Lindos'un Pefki plajı, kumsalı ve turkuaz deniziyle insanı içine çekiyor.
GİRİT
Yunanistan’ın ikinci en büyük ve Akdeniz’in beşinci büyük adasıdır. Dünyaca tanınmış bir turizm merkezi olan bu adada Knossos, Faistos ve Gortis’de ki arkeolojik kalıntılar görülmeye değerdir. Uzun yıllar Venedik Cumhuriyeti’nin yönetiminde kalan bu adada İtalyan mimarisinin pek çok örneğine rastlanmaktadır. Hania, Heraklion ve Retimnon en önemli şehirleridir. Adada zeytincilik özellikle gelişmiş olduğundan Zeytinyağı ve sabun gibi ürünlerini satın alabilirsiniz.
MİDİLLİ (Lesvos)
Yunanlılar ve tüm dünya tarafından, Lesvos olarak anılan bu ada ismini ünlü kadın şair Sapho’dan almaktadır. Bazı çevrelerce lezbien adası olarak da anılır. Midilli ismi de mitolojik kahraman Makaros’un güzel kızı Mitillini’den dolayı verilmiştir. Girit ve Eğriboz’dan sonra Yunanistan’ın 3.en büyük adasıdır. Dünyaca meşhur Türk denizcisi Barbaros Hayrettin Paşa bu adada dünyaya gelmiştir. Suyunun güzelliğinden dolayı Yunanistan’ın en önemli ouzo (uzo, yunan rakısı) üretim merkezidir. Adanın doğu kesimi zeytinlik ve çamlıktır. Ancak batı kesimi nispeten çoraktır. Arkeolojik Müzede Arkaik, Klasik, Helenistik, Roma ve Ortaçağa ait mimari kalıntıları görebilirsiniz.
SAMOS (Sisam)
Türkiye’ye en yakın Yunan Adasıdır. Pisagor’un doğduğu bu ada, ormanlarla kaplı yemyeşil görüntüsü ve billur gibi denize sahip beyaz kumsalları ile sizi kendisine hayran bırakacaktır. Ada halkı balıkçılık ve Şarapçılıkla geçimini sağlamaktadır. Burada çok güzel şaraplar (Muscat-misket) tadabilir ve muhteşem balık ziyafeti yapabilirsiniz. Adını matematikteki “Pisagor Üçgeni”nden bildiğimiz antik çağın önemli filozof, matematikçi ve müzisyeni Pisagor, Samos’lu idi. Bu gün bütün hediyelik eşyacılarında satılan ‘Pisagor Bardağına’ içindeki çizgiyi aşacak miktarda sıvı koyduğunuz anda özel bir sistem sayesinde tüm sıvı bardaktan boşalıyor. Söylenene göre bardak Pisagor tarafından herkesin eşit miktarda şarap içmesi için icat edilmişti. KOS ( Kios ) Dodekanes Adalar grubunun Rodos'tan sonra ikinci büyük adasıdır. İnsan iyileştirmenin büyücülük ile değil, eğitim, deneme ve deneyim ile olabileceğini ilk kez söyleyen modern tıbbın kurucusu Hipokratın doğduğu ve yaşadığı yerdir. Burada geleneksel Yunan gecelerinden, kabare şovlarına, sakin müzik yapan barlardan, tekno çalan diskolara kadar her şeyi bulabilirsiniz. Akri Koundourioti'deki eski bir Türk hamamını mekan olarak seçmiş Hammam Bar hem yemek yiyebileceğiniz, hem de eylenebileceğiniz bir mekan. En popüler turistik plaj, Kos Kasabası'nın 30km. güneyindeki Kardamena'dır.
Not: Bazı veriler Sn.Sarp Özkar’dan alınmıştır.

 
Toplam blog
: 305
: 4038
Kayıt tarihi
: 23.01.07
 
 

Kayseri doğumlu, 1977'den beri Sektörde (Otel, Çarşı, Yurtdışı Acente, Profesyonel Turist Rehberi..