Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Haziran '07

 
Kategori
Aile
 

Mektup

Mektup
 

Bir zamanlar...
El bebek gül bebektim. Bazı günler külkedisi, bazı günler pamuk prensestim. Herkesten en güzeldim ben. Senin gözünde. Seninleydim.

Sense benim tek kahramanım. Prensimdin. Ne dersen oydu benim için. Yerle gök yer değiştirecekse bile öyleydi. Sen ne dediysen öyle bilirdim. Benimleydin.

Sonradan...
Büyümekle başladı herşey. Büyüdüm masalların rengi değişti önce. Sonra oyunlarımın şekli. Pamuk prenses yedi cücelerle kalmayı seçti. Cinderella kendi prensiyle evlendi. Masalların kullanım süresi doldu. Sen kahramanlıktan vazgeçtin.

Yaşımdan büyük oldu yüreğim çoğu zaman. Ve bir o kadar da kırılgan. Cevapsız sorularıma yenileri eklendi. Çocuk aklım ermese de pek çok gidişe, ses etmedi. Vedalar hep ağır gelmez mi yüreklere. Bir tanesi yetmişti zaten. Peki sen kalkıp nereye gittin?

Bilseydim gideceğini, inat eder, büyümezdim.

Şimdilerde...
Geçmişin dikişleri atıyor birer birer . Her kopan iple beraber yara biraz daha açılıyor. Biraz daha kanıyor.

Ne eski masallar kalmış artık. Ne de eskisi gibi masal dinleyen çocuklar. Kimse bana kendimi prenses gibi hissettirmedi şimdiye kadar. Masallara kanmayı özledim ben oysa. Yalan da olsa külkedisi olmayı. İçinde küçücük kaldığım oyunlar oynamayı. Sokak aralarında kahramanımı aramayı. Ama büyüdükçe yalnızlıklarımız daha çok artıyormuş artık biliyorum.

Düşünüyorum da şimdi kimsenin git demediği ama kalmayı da istemediği bir vazgeçiş oldu bizimkisi. Et tırnağın çok battığını düşündü, tırnak etin kendini çok sıktığını. Hangi istasyonda ayrıldık birbirimizden, hangi arada edildi veda. Sallandı mı bir el arkamdan bilemedim. Ama etle tırnak birbirinden ayrıldı. Bizim masalımızın sonu kötü bitti.

Geçen onca senenin ardından dışımda oldukça kalın bir kabuk biriktirdim. Ama içim hep aynı kaldı. Sen unuttun mu bilmiyorum. Ben unutmuş gibi yapıyorum sadece ve geçen her güne bir çentik daha atıyorum. Sensiz geçen bir seneyi daha atlattım mesela. En büyük yalanımı söylüyorum kendime. Seviniyorum.

Belki bir gün...
Gelirsin. Prenses değil, külkedisi hiç değil ama babasının kızı olurum bende. Babası olan bir kız. Ne dersin...


Son...
Bu geç kalmış bir babalar günü yazısı değildir. Bir babaya dair geç kalmış her günün yazısıdır.


***Resim: Salvador Dali


*** "Anadolu'da bir kızım var, öğretmen olacak" projesi için;
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=45243

 
Toplam blog
: 246
: 980
Kayıt tarihi
: 27.01.07
 
 

30’ lu yaşların ağırlığında geçiyor artık yaşam ama teğet geçerek, ama kurcalayıp didikleyerek...İst..