Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Temmuz '07

 
Kategori
Mizah
 

Böyle ateşli sevişme görmedim

Böyle ateşli sevişme görmedim
 

Ben çok nadir sevişirim. O da çok üzerime gelirlerse. Bir bilimadamı olarak benim için elektrik su faturası için kuyruğa girmek ne kadar gereksiz bir eylemse sevişmek de o kadar gereksiz ve anlamsızdır. Ama hayat bu. İnsanın başına her türlü şey gelebiliyor. Eskiler ne demiş, "Sevişene yılan bile dokunmaz." Konuyla ne alakası var diyecek olursanız anlatacağım macerada benim de sevişmekle uzaktan yakından alakam yoktu.
...
O gece de sevişmek aklımın ucundan bile geçmiyordu. Bir ara aklımın ucundan bir görüntünün geçtiğini gördüm. Baktım. Görüntüde iki kişi... Yatakta çıplak alt alta üst üste bir erkek ve bir kadın. "Heeey siz sevişmek misiniz. Aklımın ucundan mı geçiyorsunuz?" dedim. "Ne sevişmesi yaaa? Kıçından fantazi uydurma. Küresel ısınmanın etkilerini birbirimize ısınarak ölçüyoruz yersen" dediler.
...
Efendim geceydi. Benim zaten başıma ne halt gelirse gece gelir. Ben geceleri çalışırım. Araştırma yaparım. O gece kafamı o meşhur soruya takmıştım. "Tavuk mu yumurtadan çıktı. Yumurta mı tavuktan çıktı?" Bu soruyu ilk kim sordu? Bu soruyu soran .... kim. Tavuk ve .. arasında bir ilişki olabilir mi? Ben tam bunları düşünürken dayak yeme arkadaşım Mahmut aradı. Kendisini Ve Huzurlarınızda Şakir Kelle hikayemden hatırlayacaksınız. Biz Mahmut'la ne zaman bir araya gelsek dayak yeriz bir şekilde.
"Kemal ne yapıyorsun?"
"Bilimsel araştırma yapıyorum sonra ara" dedim.
"Abi gel seninle beraber..."
"Dayak yiyelim diyeceksen ben bu yılki dayak yeme limitimi doldurdum boşuna ısrar etme" dedim.
"Sevişeceğiz abi..." dedi.
"Mahmut ben bıraktım abi. Sevişmeyi bıraktım. Başlayacak olsam da seninle başlamam. Ulan ben zamanında Cindy Crawford'la sevişmemiş adamım seninle mi sevişeceğim."

"Bırak dalgayı oğlum iki kız var."

"Sevişmiyorum. Söyle kızlara. Kemal sevişmiyor bırakmış de. Herşeyi benden beklemesinler. Ben sevişmiyorum artık. Yani sevişmeyi bırakmamış olsam ne olacak atlar gelirim sevişirim ikisiyle de. Ama bıraktım. Yok."

"Abi kafayı mı yedin sen ya. Bak geçen sene barda vardı ya bir kız. Japon güzeli. Hani sen telefonunu vermiştin kıza. Hasta olmuştun."

"Sonra da kızın sevgilisi ve arkadaşları bize hasta olmuştu. Sonra da ikimiz hastanelik olmuştuk."

"Abi o kız. Ayrılmış sevgilisinden... Şimdi kız arkadaşıyla bana geliyorlar. Senin için geliyor."

"Yapma yaaaa."

"Kız sana bitik. Unutmamış seni."

"Ya gelme üstüme be Mahmut. Bıraktım diyorum abi. Sevişmiyorum ya."

"Oğlum kız yarın Japonya'ya gidiyor. Son gecesi. Onu da seninle geçirecek."

Aslında kızla sevişeceğimden değil ama Japonya'ya benim bir borcum vardı. Onlar benim deneylerimin ilham kaynağı idi. Şimdi bir Japon'a bunu yapamazdım. Bir defaya mahsus onunla sevişmeye karar verdim. Hayat bazen fedakarlık gerektiriyordu.

...

Japonlara olan saygım beni harekete geçirmişti. Yirmi dakika içinde banyo yaptım, traş oldum, elbiselerimi değiştirdim ve Mahmut'un kapısını çaldım. Ben tembel adamımdır ama iş fedakarlık yapmaya gelince böylesine disiplinli olabiliyordum. Mahmut kapıyı açtı. Müthiş bir ortam vardı içeride. Mum ışıkları. Şaraplar. Müthiş bir masa. Müthiş bir müzik. Yani insanın orada Mahmut'la yatası geliyor. Ben böyle düşünüyorsam demek ki Japon kız geldiği an sevişme başlayacaktı. Mahmut'un yaptığı hazırlıklar bende de bir sevişme isteği uyandırmıştı. Sevişme isteğim, "Abi bak uyandırdın beni yine sonunda hüsran olmasın bak uyanmam bir daha" diye uyarıyordu ki Japon kızlar geldi.

...

Müthiş bir güzel benimki. Yani Hall Berry'nin çekik gözlüsü. Hall böyle olunca da içimdeki sevişme isteği tavana vurdu. "Ahhhh abi... Pardon" dedi.

...

Biz hemen kızlara şampanya patlattık. Kızlar Japonca bir şeyler soruyorlar. Mahmut'la ben anlamıyoruz. Efendim biz neyse biraz da içkinin tesiriyle kızlara yanaştık ki kızlar pek sıcak davranmıyorlar bize. Bizi itiyorlar. Cep telefonuyla bir yerleri arıyorlar. Mahmut'a, "Oğlum ne iş bunlar?" dedim.

Mahmut, "Abi" dedi.

"Sana biraz eksik anlattım. Bu iki vatandaş Japon Konsolosluğu'ndan ya... Ben kendileriyle dün rastlaştım barda. İkisi de resim hastası. Ben de benim evin adresini resim galerisi diye verdim. Sergi açılışı var dedim."

Yani kızlar bizimle sevişmeye değil resim görmeye gelmişlerdi. Efendim kapıdan bir ses duyduk...
"Hey yaaaaaaaaaaaaamatuuuuuuuuu.... Yakuzaaaaaaaaaa..."
Kapı kırıldı.
Kaç tane olduğunu göremediğimiz Japonlar önce içeri sonra da Mahmut'la bana daldılar. Japon kızların arkadaşları ikimize Uzak Doğu'dan çeşitli dayak figürlerini bizzat üzerimizde uygulayarak gösterdiler.
...
Mahmut'la bir araya gelince dayak yeme geleneğimiz yine bozulmamıştı. Benim zaten sevişmeye niyetim yoktu o gece. Mahmut yerde perişan inliyor.
"Abi hazır niyetlendik sevişmeye ben iki Güney Afrikalı kız tanıyorum çağırayım mı?" diye sordu.
"Mahmut" dedim sakince...
"Evet" dedi.
Küfür etmek elbette bir bilimadamına yakışmaz. Bir bilimadamının küfür etmesi sürpriz olur her zaman. Mahmut'a avazım çıktığı kadar bağırarak bildiğim bütün küfürleri sıralayarak sürpriz yaptım.

 
Toplam blog
: 179
: 2576
Kayıt tarihi
: 21.01.07
 
 

Barışa ve kardeşliğe inanıyorum. Türkiye'nin yaşadığı tüm sorunların kardeşlikle çözümlenebileceğ..