Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Çırılçıplak denize giren kızın enteresan sözleri

Çırılçıplak denize giren kızın enteresan sözleri
 

DHA kaynaklı habere konu olan olay dün gece İzmir’in Göztepe sahilinde yaşanmış. 25 yaşındaki, üniversite öğrencisi genç kız, tam Vali Konağı’nın karşısında bulunan bölgede, deniz kenarında bir arkadaşıyla önce alkol almış, sonrasında da doğumgününü kutlama amacıyla çırılçıplak soyunup denize atlamış. Çevrede bulunanlar intihar ettiğini düşünerek hemen güvenlik kuvvetlerine durumu bildirmişler. Ve sonrasında bilindik manzaralar.

Şimdi bu olay ve polisin müdahalesi, konunun savcılığa intikali doğrudur, yanlıştır; toplum vicdanında kabul edilebilir, edilmeyebilir; “kafayı bulmuş rezillik çıkarmış” şeklinde geçiştirilebilir, “vay be ne günlere kaldık, yazık, yazık” yakınmalarıyla daha derin anlamlar yüklenebilir. Bunların hepsi ve daha fazlası olabilir. Niyetim işin bu tarafı üzerine kafa yormak değil.

Lokman Dağ’ın haberi şöyle devam ediyor: “<ı>Polislerin neden çırılçıplak denize girdin sorusuna genç kız, “Siz üstünüzdeki elbiseler olmadan insan değil misiniz?” diye cevap verdi.” İşte bu cevabı okuduğumda durdum kaldım. Bakakaldım ekranıma. Canevimden isabet aldım.

Pek tabi ki bu cevap için de “demagoji, savunma mekanizması, tipik bir sarhoşun halt etmesi” gibisinden değerlendirmeler yapılabilir. Ya da “helal olsun be kıza, nasıl da lafı gediğine koymuş” şeklinde arka çıkılabilir. Çok çeşitli dünyalarımızın genetik kodlarına havale ettiğimizde, pek çok defa şahit olduğumuz gibi bir tek olaydan ya da sözden binlerce farklı sonuç elde etmek mümkündür.

Ben bu sözleri okuduğumda, o ilk şaşkınlığımı üzerimden atmamla, Hazreti Mevlana’nın en çok sevdiğim sözlerinden biri olan meşhur deyişi, beynimde bir o tarafa bir bu tarafa dörtnala kalktı:

Çok insanlar gördüm üzerinde elbiseleri yok,

Çok elbiseler gördüm içinde insan yok.”

Acaba, o habere konu olan genç üniversiteli kızın, Koca Pir’in bu sözlerinden haberi var mıydı? Hiç okumuş muydu Mesnevi’yi, kulaklarına ya da yüreğine çalınmış mıydı bu söz? Bunları merak ettim. Yoksa gerçekten de iki şişe bira içip, kendini İzmir Körfezi’nin karanlık sularına mı atıvermişti? Her neyse, bunların cevabını verebilmemiz çok zor doğal olarak.

O halde iki dakikamızı ayırıp bir düşünelim bakalım. Yakın çevremizi, içinde yaşadığımız toplumu, etkileşim içinde olduklarımızı, kendimizi, özbenliğimizi, medyadan bize yansıyan ışıltılı dünyaları, kenar semtlerin gariban ve fakir iklimlerini, yaşadıklarımızı ve görüp-duyup-bildiklerimizi şöyle hızlıca bir gözden geçirip soralım kendi kendimize: Üstadın görüp, dikkatimizi çekmek istediği insansız elbiselerden ve elbisesiz insanlardan ne kadar var hayatta? Ya biz, ya biz hangi gruba dahiliz.

Ki O, o yaşadığı mutedil zamanların şartlarında söylerken bu müthiş sözünü, şimdi bizim yaşadığımız çağın akıl almaz çılgınlığı ve açlığını tahayyül bile edememiş olmalıdır.

Parasal zenginliğin içerisinde yaşanan muhteşem fiyakalı elbiselerin içindekilerle; kenar-köşelerde unutuluveren, aç nefes ve ter-pas kokulu zenginlikleri düşündüm içim burkularak. İstisnaları olduğunu da bir kenara yazarak.

Tabi en güzeli içinde “insan” olan “elbiseler” görmek. Ve tüm insanlığımızla, tüm beşeri değer ve zenginliklerimizle giyebileceğimiz elbiseler içinde olabilmek. Çırılçıplak bir insanlık ile albenili elbiselere bürünmüş, insanlıktan nasibini almamışlık en korkulması gerekenler olsa gerek.


Not: Yazı fotoğrafı www.milliyet.com.tr adlı siteden alınmıştır.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..