Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

06 Eylül '07

 
Kategori
Balıkçılık
 

İzmarit Avı

İzmarit Avı
 


İzmarit balığı nasıl tutulur bilir misiniz?


Öncelikle çok zor olduğunu belirtmekte yarar var. Mesleği olmamasına rağmen olta ile balık avı konusunda uzman olan babam şöyle derdi:

"En zor yakalanan balık izmarittir... İzmarit tutmayı öğrendin mi her balığı yakalarsın".


Hıımmm... Demek ki balığın cüssesiyle alâkalı değil olay.


Peki bize neler lâzım?

Öncelikle bir sandal... Çok büyük olması şart değil ama hafif bir kürek sandalı olmasında fayda var. Sandalsız olmuyor mu derseniz, olur da bende iyi olmaz, ben sandalsız çıkmam aabi, sandalsız mutlak arıza çıkar. Yâni kıyıdan olta atmak bana göre değil! Stres oluyorum, dayanamıyorum... Olta başkasınınkine dolanır, kurşun takılır çek sağa, çek sola, ekstra kültür fizik figürleri... Olmadı çek kopart, hadi yeni kurşun tak. Bütün bunlar bende olur, banada zevk haram olur.


Sonra olta lâzım tabii ki... Misinası ince olacak... Boğaz koşullarında 100 metre misina yeterli. Kurşun fazla ağır olmayacak lâkin akıntı koşullarına göre değişebilir tabii. Olta iki veya üç iğneli, iğneler sinek iğnesi olacak.


Bunlar tamamsa yem yapmak için biryerlerden midye bulacaksınız. Mesela ben sandalla açılınca, büyük askeri şamandıraların altından çıkartırım. Yanınızda ucu yuvarlak ama keskin bir bıçak olacak ve onunla midyeleri açarak içlerini alacaksınız. Ayıklanmış midyeleri bir tahta üzerine dizip, güneşte kurumaya bırakacaksınız. Zira yeni ayıklanmış taze yemle ancak kurbanlarınızın karnını doyurursunuz. İşte şimdi biraz yüzmek, eğlenmek için vaktiniz var... Suyun sıcaklığı uygunsa elbette...


Şimdi diyeceksiniz ki "Hakikaten zormuş yaa". Halbuki bunlar zorluk değil, angarya sadece. Asıl zor olan balığın kendisi. Eveeett bakalım yemler kurumuş mu?.. Suyu çekilmiş ve sertleşmiş, tamamdır. Artık başlayabiliriz...


İğnelere çok iri olmamak kaydıyla, suda dağınık durmayacak şekilde ve iğnelerin ucu gözükmeyecek biçimde midye takıyoruz. Yemler iğnelerde küçük birer leblebi gibi durmalı. Oltayı yavaşça suya indirip dibi bulana kadar salıyoruz. Neden dibe kadar?.. Çünkü izmarit dip balığıdır, yüksek sularda olmaz. Sonra oltayı dipten yarım kulaç kaldırıyoruz ve beklemeye başlıyoruz. Bunda öyle istavritteki gibi kolunu indir kaldır gelsin balık yok! Misina işaret parmağınızın üzerinde ve ucuna yakın duracak. Bekliyoruz ve çok dikkatliyiz... Zira dehşet uyanık bir balık, "tık" ettimi gitti yem. Demek ki süper refleks olacak, tıkladığı anda hamleyi yapacaksınız.


Şimdi de diyeceksiniz ki "Benimki üç kere "tık" etti. Tık tık tık... Ne yapacağım?"


Gidin kapıyı açın!.. Ne yapacaksınız, tabii ki oltayı çekip yeni yem takacaksınız, çünkü gitti sizin yemler. Demiştim uyanıktır, uyuyanı da hiç affetmez!


Yeniden saldınız oltayı, bekliyorsunuz. Bir tık' la bir yem gitti, ikinciye hazır olun...


Eeeveettttt...


Oof oof oofff... Ama ne yaptınız, yavaş biraz yırttınız balığın ağzını... İşaret parmağınızı hafif lâkin serii kaldırmanız yeterli.


Üçüncü tık geliyor, konsantrasyonunuzu bozmayın... Hehh işte tamam, oldu bu iş. Çekin şimdi oltayı...


İzmarit tek tek tutulur, yakaladığını çekeceksin. Bakın ne sevimli bir balık...


Yakalaması zor fakat bir o kadar da zevklidir, buna inanın... Haydi rastgeleeeee...

 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..