Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

"Sübhaneke"ye sövdürmeden

"Sübhaneke"ye sövdürmeden
 

Geçenlerde, bir televizyon programında dinlediğim fıkraya çok güldüm. Ve bu fıkra, yine aldı götürdü beni, bambaşka yerlere; çocukluk çağlarımın, taze ceviz ve ekşi elma kokan günlerine...


* * *


Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni, sözlü imtihan yapmaktaymış. Numara sırasına göre, öğrenciler tahtaya çıkıyorlarmış.


“İsmin ne evladım senin?”


“Kevser, Hocam.”


“Oku bakalım Kevser suresini.”


Kız öğrenci, bir çırpıda okuyuvermiş, kısacık sureyi.


“Senin ismin ne yavrum?”


“Fatih, Hocam.”


“Oku sen de o zaman, Fatiha’yı bakalım.”


Hiç zorlanmadan, okmuş bitirmiş.


Sıradaki çocuk biraz sıkıntılıymış.


“Senin adın ne çocuğum?”


“Hocam benim adım Yasin ama arkadaşlarım bana kısaca ‘sübhaneke’ der.”


* * *


Fıkranın, beni hatırlarımdan tutup yakalayan tarafı ise şöyle. Bilirsiniz, bizim sosyal karakteristiğimizin en baskın özelliklerinden biri, küçük çocuklarımıza, misafir ve yakınlarımızın yanında, yerli-yersiz, ne kadar marifetleri varsa sergiletme çabamızdır.


Bu marifetlerin bir çoğu, işin garibi, marifet tanımlaması içine de girmez. Mesela, erkek çocuklarımıza, “hadi oğlum, pipini göster amcalarına da bir görsünler” tarzı, ucube taleplerimiz gibi.


Çok iyi hatırlarım; kardeşim ve bizlerle yaşıt iki kuzenimden oluşan dört kişilik çocuk grubumuza -biz buna hisseli harikalar kumpanyası da diyebiliriz-, akşam ev oturmalarında, bizimkilerin yaptırtmadıkları numara kalmazdı.


Salonun ortasına, ters konan çamaşır leğeninin üzerine çıkıp -sahne görevi görmekteydi, o, camii yeşili leğen- okuduğumuz şiirin, söylediğimiz şarkının, yapmaya çalıştığımız sanatçı ve öğretmen taklitlerimizin sayısını, ne siz sorun, ne de ben söyleyeyim. Tabi çektiğimiz sıkıntıları da.


İşte merhum dayıma da kendi annesi ve babası, benzer işkenceleri etmekteymiş zamanında, doğal olarak. “Sübhaneke” duasını ezberden okumayı öğrenmiş. E anneannem ile büyükbabam da gurur ve sevinçle, her gelen misafir-akraba-eş-dostun yanında “hadi yavrum, oku bakalım sübhanekeyi de amcalar, teyzeler bir duysunlar” diye, dayımı şov dünyasına çekmeye başlamışlar.


Bir değil, iki değil. Dayım da sıkılgan bir adam normalde. Muhtemelen çocukken de öyleydi. Bir seferinde, artık canına tak etmiş:


“Eee...başlıycam ama Sübhaneke’nize de, size de yav. Sübhaneke’nin a... k...!”


* * *


Evet, değerli dostlar. Sübhaneke’ye sövdürmeden, işin kararını, tuzunu iyi ayarlamak, nerede konuşacağımızı bilmekten çok, nerede susacağımızı iyi kestirmek gerek sanıyorum.


Geçen sene bugün: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=9457

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..