Bir buluşmanın ardından..

Yıllar önce, Sayın A. Ragıp Buluç’tan, çok güzel bir öykü dinlemiştim. Cuma günü kendisini aradım. Hem unutmuş olabileceğim detayları anımsamak, hem de bu öyküyü bu günkü yazımda kullanmak için, kendisinden izin istedim. Zarif insan, memnun olacağını söyledi.

Ragıp Buluç’u tanımayanımız azdır diye düşünüyorum. Ankara’da bulunan “Atakule” nin, yapımına karar verildiğinde, pek çok çevrenin karşı çıktığı, yapıldıktan sonra ise, mimarına övgüler düzdüğü, İstanbul Boğazı’ndaki “Radar Kuleleri” nin Mimarı Ragıp Buluç.

Daha pek çok uluslararası, ulusal eserin de mimarı olduğunu biliyoruz. Türk Hava Kurumu Çankaya Şubesi’nin yeniden düzenlenmesini de, büyük bir yardım severlikle üslenmişti. Bu gün Şubemizi ziyaret edenler hayranlıklarını saklayamıyorlarsa; bunu Sevgili Ragıp Buluç ve sevgili eşi İçmimar Oya Buluç ile yardımcısı Mimar Özlem Balkan’a borçluyuz.

Öykü şöyle;

“ Çok çok eskilerde, Gerçek ve Yalan, tıpkı bizler gibi insanlarmış. Kanlı canlı..

Çok sıcak günlerden birinde, Şırıl şırıl akan bir derenin yanından geçerken Gerçek, serinlemek istemiş ve hemen oracıkta soyunup, o güzel dereye girmiş. Suyun verdiği serinlik, çevrenin güzelliği, mutluluğuna mutluluk katmış. Şarkılar söyleyerek o güzel derede yıkanırken, oradan geçmekde olan Yalan, bu fırsatı kaçırmamış. Gerçeğin, dereye girerken üzerinden çıkartıp bir kenara koyduğu elbiselerini bir çırpıda giymiş üzerine ve hızla oradan uzaklaşmış.

İşte o günden beri, Yalan üzerinde Gerçeğin elbiseleri ile, Gerçek’miş gibi dolaşmaktaymış etrafta..

Gerçek ise, çırılçıplak….”

27/28 Ekim tarihinde MB Yazarları ve Okurlarının katıldığı bir blog buluşması gerçekleştirdik.

Uzun süredir aklımdaydı bu proje. Yaşamımın önem verdiğim iki olgusu, Türk Hava Kurumu ve Milliyet Blog’u tanıştırmak, onları bir arada görmek.

Burada yazan dostlarım, MB yöneticileri ve Türk Hava Kurumu’nun desteği ile bu projemi gerçekleştirmiş olmaktan mutluyum.

Cumhuriyetimizin Kurucusu, Modern Türkiye’nin Mimarı, Büyük Kurtarıcı Mustafa Kemal Atatürk’e saldırma cesareti olmayanlar, O’nun kurumlarına saldırıyorlar. Bu saldırılardan da en büyük payı Türk Hava Kurumu alıyor. Diğer Atatürk Kurumları birer birer yok edilip, daha doğrusu, Başbakanlık bağlı kurumlarına dönüştürülüp, hükümetin kontrolü altına alındıktan sonra, özgün yapısını koruyan tek Atatürk Kurumu olarak kalan Türk Hava Kurumu, bu saldırganların boy hedefi oluyor.

Dikkatinizi çekmiştir. Her Kurban Bayramı öncesinde, bir kısım medya(!) Türk Hava Kurumu’na saldırmayı alışkanlık haline getirmiştir. Kurban Bayramından birkaç gün önce başlayan bu saldırılar, Kurban Bayramından birkaç gün sonra da devam eder ve sonra da biter.

Kurban Bayramını önceleyen bu günlerde, 27/28 Ekim’de, MB Yazarları/Okurları Türk Hava Kurumu ile buluştu. Hem de “Türk’ün makus talihinin yenildiği yerde”. Türk Hava Kurumu’nu tanıdılar. Çok güzel yazılar yazdılar, yazacaklar. Gelemeyenler yorumları ile, mesajları ile destek oldular, olacaklar.

Teşekkürler Milliyet Blog Yazarları/Okurları…

Türk Hava Kurumu hiçbir giysiye ihtiyaç duymuyor. Türk Hava Kurumu çırılçıplak. Bunu sizler de gördünüz.

Unutmayın1: THK Yangın Uçağı Alım Kampanyası için, tüm operatörlerden yangın yazın, 3919’a gönderin. Bedeli 6 YTL. dir. Ülkemize katkısı, yemyeşil ormanlar.

Unutmayın2: Kurban Derilerini , lütfen THK’na verin. Kanatlı bir Türk Gençliği yaratılması çabamıza destek olun.