Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Kasım '07

 
Kategori
Anılar
 

Çeyrek yüzyıllık hüzün

Çeyrek yüzyıllık hüzün
 

Kentin o eski mahallesine neredeyse çeyrek yüzyıldır hiç adım atmamıştı. Çocukluğunun geçtiği, ilk aşkının ve umutlarının filizlendiği, babasının mavi vinleksler üzerinde çırpınarak yapayalnız öldüğü eski evi yeniden görebilmek arzusu ile tutuşurken sonunda özlemi gururunu yenmişti.

Kabataş durağında beklerken kendini 74 numaralı o eski, bildik, dost otobüste buluvermişti birden. Kestane ağaçlarıyla bezeli At Meydanı'nın sonundaki görkemli binanın oymalı saçakları altına gizlenmiş son durakta otobüsten indi. Binanın sol yanından aşağı doğru kıvrımlar yaparak uzanan rüzgârlı yola vurdu kendini, pupa yelken.

Tüm anıları yavaş yavaş canlanmaya başlamıştı yaprakların kıpırtısı ile rüzgârın kokusunda. İşte köşedeki Şen Manav Altındiş'in dükkânı. Meyveler ve sebzeler yerli yerinde. Ya çocukluk düşlerinin kahramanı Bay Altındiş ?

Çekinerek dükkânın boyaları dökük harap kapısından başını uzattı. Kasanın gerisinde çatık kaşlı, sigara dumanları içinde yavaş yavaş kendini öldürmekte olan bir genç kadın. Kim bilir hangi derdin batağında boğuşmakta? Ona "Kahramanım Bay Altındiş yaşıyor mu?" diye soramayacağını anlamıştı.

"Boşveeer!" dedi kendi kendine. Babasını anımsadı ve ilk kez onu anımsarken gülümsedi. Kendini yola ve yelkenli gibi iten şiddetli hava akıntısına bıraktı yeniden. O gizemli eski evi nasıl da özlemiş şimdi anlıyordu.

Evin kapısına gelince o eski oymalı kapıyı tak tak diye vuracak ve sanki aradan çeyrek yüzyıl geçmemişçesine cebinde sakladığı dede yadigârı antika anahtarla kapıyı açacak ve anılar eşiğinden adımını atacaktı, tıpkı derin düşlerinde yaşadığı gibi.

Küçük Ayasofya caddesini geçti. Yüreği sevinçle güm güm çarpıyordu. İşte hemen şu köşeyi dönünce eski anılarının denizine dalacaktı. Köşeyi döndü. Evleri saymaya başladı. Bir, iki ve üçüncü ev.

Çok özlenen, sıkıntılı günlerin sonunda rüyalarda sığınılan üçüncü ev artık gerçekten, yalnızca anılarda ve düşlerde kalmıştı.

Üçüncü evin olması gereken yerde uzaydan inmişçesine garip şekilli metalik bir yapı, bir "metalkondu" yükseliyordu. Tabelaya baktı: Nokta nokta Bilgisayar firması.

"Kahretsin!" dedi adam. "Unutmuştum..."

Hayalleri yıkılmıştı. Sokağın ortasından doğru robot gibi yürümeye devam etti. Yüreği güm güm vuruyordu. Adımları çoğaldı birden. Nereye gittiğini bilmeden, yel gibi koşmaya başladı.

* Anafilya dergisinde temmuz sayısında yayınlanmıştır.

 
Toplam blog
: 566
: 1338
Kayıt tarihi
: 11.07.06
 
 

Edebiyatla ilgileniyorum. Ayrıca amatörce belgesel film çalışmaları yapıyorum ve kültürel etkinlikle..