Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Kasım '07

 
Kategori
Anılar
 

Atatürk’ün elini öperken başımı okşadı

Atatürk’ün elini öperken başımı okşadı
 

Albümüm önemlidir benim için, anılarımı sakladığım sandıktır adeta. Geçen gece can sıkıntısından olsa gerek yine uykum kaçtı. Oflaya puflaya gezinirken odamda kırmızı kaplı çocukluk albümümü elime aldım sayfaları arasında kayboldum. Ta ilk okul resimlerim gözüme çarptı ne şeker şeymişim diye de düşünmedim değil hani. Yolculuk başladı beynimde Ankara’ya...

Ben Ankara doğumluyum ve orta ikinci sınıfa kadar başkentimizin çeşitli semtlerinde okudum.Yeni mahallede ki Yunus Emre ilk okulunda a,b,c öğrendim.Sonra ki her sene bir okul değiştirdim Ankara’nın içinde. Elime geçen siyah beyaz bir fotoğrafla son oturduğumuz Bahçeli evlere gittim şimdi ordayım sanki.

Anıtkabir bize çok yakındı her bayram ya da her özel günde annem (üç kardeşiz) en yeni kıyafetlerimizi giydirir sabah dokuz da Anıtkabir’e gönderirdi el ele tutuşup heyecanla giderdik. İlk önce aslanlı yoldan koşarak geçerdik, geçerdik değil tabi önce her aslanın sırtına biner sonra orasını burasını ellerdim. Aslanların ağzına elimi sokup dişlerini incelemeden bir adım atmazdım. Aslanlı yolun bitiminde çok geniş ve dik merdivenler başlardı ben zayıf ve narin olduğum için kardeşlerim kadar hızlı çıkamaz, mızmızlık yapardım bekleyin beni diye on yaşın ve tek kız olmanın verdiği şımarıklığıyla.


En önemlisi günün konusuna göre merasimleri izlerdik sıkıntıyla Demirel ya da Ecevit konuşurdu biz bir şey anlamazdık tabi. Bazen de sanatçılar olurdu Atatürk’ü ziyaret eden bir keresinde Türkan Şoray gelmişti biz yine ordaydık babamın platonik sevgilisi ya biz de çok severiz kendini babam ne kadar pişman olmuştu o gün bizimle gelmediğine. Atatürk’ün mozolesinin başına gelince arkada kalmak hiç istemezdim boyumun kısalığından bir şey görememek çıldırtırdı, siyahlar içinde ki adamlardan korkmadan aralarından sincap gibi

süzülüp ta en öne giderdim. Ellerim açık dua ederdim biliyormuş gibi.Çelenk koyan askerleri görünce kitaplarda ki bize anlatılan yokluk ama inanç dolu, boyun eğmez , engel tanımaz kahramanlıklar aklıma gelir hüzünlenirdim, gözümden süzülen yaşlara müsaade etmeden elimin tersiyle silerdim.Ağlamamalıydım ve gururlanmalıydım atalarımdan.

Ve törenin bitiminde, gezinin en sevdiğim kısmı başlıyor yaşasın kalbim pır pır heyecanla dolaşmaya başlardık ağabeyimin dur yavaş demesini kim takar kardeşimle birlikte Atatürk’ün arabalarının sergilendiği odaya dalardık. Araçların önünde ki kadife ipleri geçmek yasak kim demiş ya atladığım gibi şoför mahallinde kornasını arar bulurdum kendimi, tabi kısacık bir süre jilet gibi giyinmiş beyaz kaskı başında, tüfeği omzunda bir asker ağabey kulağımdan tuttuğu gibi; yok yok öyle acımasızca değil tebessümle (konuşmaları yasakmış ) arabadan indirirdi. Ben utangaç ama muzur kıpkırmızı olurdum. Ağabeyimin görürsün sen diyen işaret parmağı sallanırdı karşımda.


Kıyafetlerinin sergilendiği oda vardı ben orayı da severdim kolalı beyaz gömleklerini, dokunmadan anlamam ki gidip bir kalite kontrol yapmam lazım kadife mi ipek mi? engel falan tanımadan bir çırpıda hop içerdeyim. Kol düğmelerine dokununca içim bir hoş olur, sanki; Atatürk’le tokalaşıp elini öpüyormuşum ve o da başımı okşayıp tıpkı manevi kızı Ülkü’ye baktığı gibi gülerek yanağıma öpücük konduruyor hissine kapılırdım. Bu sefer askere fırsat vermeyen ağabeyim kolumdan çekip dışarı çıkarırdı. Kolum çok acırdı ama ses çıkarmazdım geziyi tamamlamadan çıkma korkusu daha ağır basardı.

Bir de Atatürk’ün resimlerinin olduğu salon vardı. Her resmin önünde durur o gülen yüzüne bakardım.En sevdiğim resim kara tahtanın önünde ki resimdi alfabeyi bana öğrettiğini hissederdim . Sonra Ülkü ile olan resimlerini kıskanarak seyre dalardım. Gözlerimi kapatıp hayale dalmak çocuk oyuncağıydı benim için. Atam elimden tutmuş, köşkün bahçesinde gezinti yapıyoruz.

Ağabeyimin sesi çınlardı kulağımda “hadi tamam artık gidiyoruz” gezimizin sonuna geldiğimizi anlardım.Evimize doğru yol alırken bir daha ne zaman geleceğimizi düşünerek sekerdim.

Çocukluk işte Mozolede göz yaşlarımızı tutamazken, güle oynaya bitirirdik gezimizi. Çok mutluyum o günleri yaşadığım için çok mutluyum Türk olduğum ve Atatürk ve arkadaşları gibi bir kahraman milletin evladı olduğum için....

Annemi yeni kaybettim yazı yazacak gücüm ve isteğim yok.29 Ekim de yayınlamayı düşünerek haziran ayında yazdığım bu anımı paylaşmak istedim. Kısmet 10 Kasımmış. Ata’mı anmadan yapamadım. Annem seni çok özledim. Mekanlarınız cennet olsun.



 
Toplam blog
: 74
: 832
Kayıt tarihi
: 26.12.06
 
 

Şiir yazmaya çalışan, müzik dinlemeyi seven, Fotoğraf çekmeyi seven, Doğayı ve içinde barındırdık..