Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Kasım '07

 
Kategori
Güncel
 

Atatürk yaşasaydı Abdullah nasıl karşılanırdı?

Atatürk yaşasaydı Abdullah nasıl karşılanırdı?
 

Petrol denizi üzerindeki Arap Yarımadası’nın kaymağını yemekte olan hanedanın yönetmekte olduğu ülkenin çok değerli kral hazretleri, malumunuz birkaç gün önce, ülkemizi ziyaret etti. Geliş amacı, -kamuoyuna açıklandığı tarafıyla- hem yeni seçilen, adaşı Türkiye Cumhurbaşkanı’na hayırlı olsun demek, hem de daha, taze seçim kazanmış, seçim kazanmak da ne kelime, Türk halkının her iki seçmeninden birinin desteğini arkasına almış(!) Türkiye Başbakanı’nı tebrik etmekti. Hoş geldi, sefa geldi, sevenlerinin gözleri aydın.


Normalde, Türk Cumhurbaşkanları, devlet protokolü ve teamülleri gereği, kendi eşdeğer pozisyonlarındaki devlet başkanlarını, Çankaya Köşkü bahçesinde, askeri törenle karşılarlar. Bu karşılama merasimlerinin de gelen misafirin durumuna göre farklı önem ve uygulama dereceleri bulunur. Yabancı ülkelerin başbakanı, bakanı, meclis başkanı gibi konukları olur ise de bu zevatı, köşkün kabul salonunda “kabul ederler”.


Bu, Bay Abdullah; Avrupa seyahati dönüşünde bir soluklanma molası verdiği Türkiye’de “krallar” gibi ağırlandı mübarek. Türkiye Cumhurbaşkanı, “hazretlerini”, daha uçağının merdivenlerinin Türk toprağına temas ettiği yerde, apronda karşılamaya gitti. El sıkma sırasının başına geçti.


Acı ve kara komedi sahneleri bununla da kalmadı. İstanbul’da, Bay Abdullah’ın kaldığı otele, görüşmeye giden Türkiye Başbakanı, kendisi ile orada sohbet ederken, kral efendi, Türkiye Cumhurbaşkanı’nı da davet etmek istedi süitine. Hemen telefondan bir “alo” denildi. Ve bütün bir devlet geleneği, bütün bir tarihi mazi, yaşananlar, hatıralar ayaklar altına alındı, maalesef ve mateessüf, Bay Gül; kendisinden beklendiği ama Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün koltuğunda oturan bir Türk Cumhurbaşkanı’ndan kesinlikle beklenmeyeceği şekilde kalktı, kral efendinin ayağına, otel odasına gitti.


Ne görüşüldü, ne konuşuldu, hangi bağlantılar yapıldı, hangi yatırımlar kopartıldı, ülkeye ucuz petrol mü alındı, her ne yapıldı ise yapıldı? Umurumda bile değil.


Petrol kralı efendi, kendi inanç anlayışı gereği Anıtkabir’i ziyaret etmek istemedi. Etmesin. On Kasım gününe denk gelen uğurlama töreninde, Türk bayrakları yarıya indirilmişken, kendi ülkesinin bayrağını indirtmek istemedi. İstemesin. Ne hali varsa görsün. O’na dar gelen bize bol gelir.


Bu kral efendinin başında bulunduğu yönetim, hatırlarsanız, birkaç sene önce; atalarımızdan kalan tarih miraslarımızdan biri olan, Mekke’deki Ecyad Kalesi’ni, lanet buldozerleri ile yerle bir etmişti. İnançları gereği(!). O kale, atalarımız tarafından mukaddes addedilen -ki hala öyledir- Kabe’nin korunması için inşa edilmişti. Ve o, yerle bir edilen kalenin yerinde şimdi Kabe manzaralı, bilmem kaç katlı, ultra modern, ultra lüks bir rezidans yapıldı. Çok acıdır ki o binadan mülk alanlar içinde de bilmem kaç tane Türk vatandaşı var.


Birinci Dünya Savaşı yılları, Osmanlı Devleti’nin yıkılışı, yerine Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kuruluş yıllarındaki yaşanan hadiseler sayfasını hiç açmayacağım. Gereği de yok.


Ama, benim binlerce yıllık tarihi ve geleneği olan devletimin başında bulunan iki zat-ı muhteremin, otel odasında, Suudi Arabistan Kralı’nın her iki yanında oturmuş, objektiflere bakan simalarını, o enteresan nazarlarını fotoğraflarda görünce içim acıdı. Kırıldım, çok kırıldım.


Bakınız Sayın Cumhurbaşkanı, temsil ettiğiniz milyonlarca Türk vatandaşından sadece birisi olarak sizden bir ricam var. Lütfen açınız ve birkaç cilt Atatürk kitabı okuyunuz. Biliyorum, yüzlerce cilt okumuşsunuzdur. O halde belki gözünüzden kaçan, ufacık ama dağlarcasına büyük bir Gazi Paşa ayrıntısını, sizinle paylaşmama, lütfen müsaade ediniz.


Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bir ölüm-kalım savaşından çıkmış, iğneden ipliğe dışarıya bağımlı olan, hani o sizin çok sevdiğiniz parametrelerden biri olan kişi başına düşen milli geliri, bugünkünün yanından bile geçmeyen ülkesinin başında, sizin şu an oturduğunuz koltuğun ilk sahibi konumunda iken kendisini ziyarete gelen yabancı konuklarını, önceden köşkün kabul salonuna aldırır, kendisi daima salona sonra girerdi.


Bu hareketin esprisi ise yabancı devlet başkanını, ayağa kalkarak karşılamak istemeyişindendi. Her zaman için konuğu olan kişi ayağa kalkar ve kapıdan giriş yapan Türk Cumhurbaşkanı’nı, Ulu Önder’i karşılayıp, elini sıkardı.


“E...Aydın Sevinç, elma ile armut toplanmaz, çıkarılmaz, dört işlemde işlenmez” diyorsanız, doğru söylüyorsunuz, ne diyeyim?


Not: Yazı fotoğrafı www.milliyet.com.tr den alınmıştır.


@Geçen sene bugün “Mona Rosa, Bir Kere Daha Kanattı Yüreğimi”: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=13449


@Geçen sene bugün “Balıkçı Dediğin, Tarif Verecek Kardeşim!http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=13467


 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..