Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Sabiha Rana Melekler Yüreğinizden Öpsün

http://blog.milliyet.com.tr/sabiharana

26 Kasım '07

 
Kategori
Öğretmenler Günü
 

Onlar KOCAMAN çocuklar ''Muzaffer Cellek''

Onlar KOCAMAN çocuklar ''Muzaffer Cellek''
 

O artık ''KOCAMAN'' bir çocuk oldu.

Onun adı:''Muzaffer Cellek''

Sizlerin de bildiği gibi, ''Onlar KOCAMAN Çocuklar'' adı altında ''Milliyet Blog'da'' siz dostlarımızın da nazik katılımlarıyla bir söyleşi gerçekleştiriyoruz..

Biz bu söyleşileri genel olarak e posta yoluyla gerçekleştirdik ve gerçekleştirmeye de devam etmekteyiz.. Msn yoluyla sohbetimize katılmak isteyenler oldu elbette ama biz o dostalarımızın da kıymetli zamanlarını almamak adına, yine e posta yoluyla söyleşmeyi uygun gördük.. Bir tek Sevgili Sıvyus ben e posta yoluyla söyleşmem ama karşılıklı ve yüz yüze olacaksa söyleşiyi kabul ederim dediler.. Allah'ın izniyle, Sevgili Sıvyus Beyefendiyle kararlaştırdığımız bir zaman diliminde söyleşeceğiz inşallah..

''Onlar KOCAMAN çocuklar''

Hatırlatma! Bilgi edinmek ve katılmayı arzu edenler için sayfamızın adresi:
http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=76762

Efendim,
Aşağıdaki yazıyı okuduğunuzda sizler ben çingen Sabiş'e hak verir misiniz emin değilim ama bana (SR) hak vereceğinizden neden bilmem eminim işte..

Hepimizin bildiği gibi, içinde bulunduğumuz bu hafta ''Öğretmenler Haftası'' Sayın Muzaffer Cellek Beyefendinin de yüksek müsadeleriyle yaşamakta olduğumuz günlerin özelliği açısından daha bir anlamlı bulduğum için, ilk söyleşimizi öğretmenlerimize ayırmayı ve Sevgili Dostumuzun ''ONLAR KOCAMAN ÇOCUKLAR'' adı altındaki söyleşide verdiği cevapla, hatta sizlerin de'' 6. soruya'' verdiğiniz cevapların bir bütünü gibi düşündüm ve bizim öğretmenlerimizin öğretmenler gününü de Muzaffer Cellek Beyefendinin cevabi yazısıyla ''BİZ KOCAMAN ÇOCUKLAR'' olarak birlikte kutlamayı uygun gördüm..

Önce soruyu hatırlamaya sonra da Muzaffer Cellek Beyin cevabını okumaya buyurmaz mısınız efendim?

Aslında buradan, Muzaffer Cellek Beyefendiye bir kez de benim sürpriz bir sorum olacak..
Sorumu soruyorum efendim!
Hazır mıyız?
- Sayın Cellek 6. soruyu cevaplarken sorunun ve cevabınızın böyle olacağını biliyor muydunuz? :)

Biz sizi çok seviyoruz ve çok sayıyoruz efendim... Bağışlayacağınızdan da emin olduğumuz için midir yine bilemiyoruz ama mutlaka kusurumuz olmuştur. Affola.
Der ki bir Fransız atasözü: ''Af dileyen asil, affeden daha asildir.'' bende affınızın limanına sığındım.

6 - Hangi komşunuzu sevgiyle hatırlıyorsunuz ve sizi komşunuzu sevmeye iten sebep neydi?

Soruyu hatırladık değil mi?

İşte Sayın Cellek'in cevabı: Ne güzel komşumuzdun sen ''Fahrünnisa abla.'' :)

Sayın Muzaffer Cellek Beyefendiye, inşallah mutlu olacakları ufak bir ''SÜRPRİZ'' ayrıca da kıymetli okuyanlar için!

Muzaffer Cellek ''İNCİ AVCILARI'' http://www.youtube.com/profile?user=SabihaRana Lütfen pc'nin sesini açınız ve Muzaffer Cellek Beyefendinin Piyanosu eşliğinde okuyunuz!

Teşekkür ederim..


BÜTÜN SEVGİLİ ÖĞRETMENLERİME!

KOMŞUMUZ FAHRÜNNİSA...


Herkesin bir ‘Fahriye Abla’ sı olurken, bizim de komşumuz ''Fahrünnisa Ablamız'' vardı şirin bir Karadeniz kasabasında. Yalnız bir kadındı. Evinden gök gürültüsüne benzeyen, şimşekler çakan sesler gelirdi taaa, gece yarılarına kadar. Hayrünnisa Abla’nın piyono’suymuş o sesleri çıkaran. İlk önceleri ürkmüştüm. Okula giderken, kapısının önünden çabuk geçerdim. Evimizin, iki ev ötesinde otururdu.

Annem ona, börekler, çörekler yapar, çay tepsisi taşır, diz dize muhabbet ederlerdi. Sık sık şarkı ısmarlardı annem. ’’Eminemin,güğümleri kalaylı’ ile ‘Akasyalar açarken’ en çok istek alan parçalardı. Artık ben de ezbere biliyordum bu şarkıları.

Sonraki yıllar müzik öğretmenim oldu o. Derslerde artık hep beraberdik. Hiç zil çalmasın isterdim. Annemin de sevgili kuluydu...Daha sonraları, ondan aldığım ilhamla ben de müziği sevdim. Şarkılarını ezberledim. O’nu, daima yad ederim. O, müziğin kendisiydi. Ortaokul yıllarında bir müziğin tarifini yapmıştı ki, bu gün hiçbir konservatuar öğrencisi, hocası da dahil, Hayrünnisa öğretmenim gibi yapamaz tarifini. Ki,sordum da. Kimsecikler de yapamadı.

Ne diyordu hocam o tarifte? ‘’Müzik,diyordu,ruhlarımızı incelten,duygu ve düşüncelerimizi düzenlenmiş seslerle ifade eden: Bir ilim,bir fen,bir san’at ve güzel bir lisandır. Niçin ilimdir? Çünkü her ilim gibi araştırmağa tabidir. Niçin fendir? Çünkü her yenilik gibi bilimselliğini ortaya kor. Yani temaları ortaya çıkarır. Niçin sanattır? Çünkü her sanat eseri gibi,ortaya ölmez eserler koyar. Taaa,Mozartları günümüze taşıdığı gibi. Peki,niçin bir lisandır? Her lisan gibi her ülkede ortak dili konuşurlar müzik adına. Müziğin,dini,mezhebi,onun için de yoktur’’

Taa, ortaokul yılları…Hayrünnisa Hanım biz talebeleri topladı, evine götürdüydü. Geçti piyanosunun başına. Hoş melodiler döküldü ağzından da. Sözlerini kendisi yazmış. Hem söyledi, hem çaldı, hem ağladı, ağladı. Komşumuzu, öğretmenimi ilk defa görüyordum ağlarken. Halbuki bizdeyken ne kadar şen şakraktı?! Şimdilerde öğreniyorum öğrettiği parçayı. G.Bizet’in ‘İnci Avcıları' imiş’ bize çalarak söylediği. Şarkıya söz yazmış.Türkiye’de, sadece öğrencilerinde var sözleri, başka kimselerde yok.Şöyle:

‘’Siz,ey güzel günler…Ey gençliğin,çiçekleri…Heyhat!.Çoktan beri..Sizin için kalbim inler…Evet,benim kalbim…Şimdi bir çöl gibi ıssız…Çöl gibi boş ve yalnız…Ne aşkım var,ah,ne ümidim..’’

Öğretmenimiz,sevgili komşumuz ‘Bu şarkıyı öğrenin,hayatınız boyunca da hiç unutmayın çocuklar’ demişti.Ve devamla: ‘’Eğer,günlerden bir gün, gurbetteyseniz, sıla hasreti çekiyorsanız, veya yalnızsanız, veya yavuklunuzdan ayrıysanız bu şarkıyı söyleyin. Göreceksiniz, kızıllıkların tütsüsü, daha tükenmeden ufukta O’na ulaştığınızı hissedeceksiniz.. Ruhunuz bu şarkı ile yaşam sevinciyle dolsun. Budur dileğim.’’ Hocamız burada durdu. Sesi titrekti. Gözleri buğuluydu. Belli etmeden göz pınarlarını kuruladı ve ağlamaklı ağlamaklı: ‘’Benim çiçeğimdi, kalbimde solmayan…Şiirimdi hecelerimde olan…Sevgimdi, özlemlerle anılan…Işığımdı,yolumu aydınlatan…Rüzgarımdı,başımda çılgınlar gibi esen…Tılsımımdı kalbime şifa veren…Yağmurumdu, içime damla damla damlayan…Kandilimdi, kendiliğinden tutuşan…’’

Bilemedik, bu sözler bir şiir mi,bir özlem ifadesi mi? Bilemedik,çıkaramadık bir türlü!…’’Şarkımı,her yerde söylemeyin’’ diye de tembihlemişti.’’Gün batımı,şarkınızın fonu olsun. Gözlerinizi ufuktan ayırmayın. Özlemlerinizi haykırın,bakın göreceksiniz ne kadar hafifleyeceksiniz’’.

Sık sık söylerdi: ‘’Eğer,gurbetteyseniz, gurbetler insan acı verir. Eğer bir seher vakti, süt beyaz nefesiyle sisleniyorsa deniz…Ağaran gün ışığı ile rüzgar, içinde sevdiğinizin tütsüsü olan bir sabah duası getiriyorsa pencerenize ve henüz uyanmamışsanız. İliklerinize geçen bu nefesle uyanabiliyorsanız!..’’

‘’Eğer bir şarkı çalıyorsa inceden inceden, ruhundan bir tel kopuyorsa ‘çıt’ diye…Uzaklara dalan gözlerinle , sislere bulanan yüreğinle ağlayabiliyorsan..’’

‘’Eğer, günlerden bir gün, gökte bir bulut ağlasa…Çiseltileri pencereni yıkasa..Bu göz yaşlarını tanıdığında ‘O gelmiş kapıma’ deyip, kolların iki yanına düşebiliyorsa’’

Bil ki o zaman, işte seviyor ve seviliyorsunuz!!

‘’.…Evet,sevgili çocuklar. Hiç birine duyarsız, suskun kalmayacaksınız.Yeter ki, içinizdeki ümitlerin hep yeşil kalmasını istiyorsanız, umutsuzluğa kapılmayın. Bu şarkıyı hatırlayın, yeter! O zaman beni ve hayatı daha iyi anlayacaksınız.

Evet…Ortaokul yollarında bize ‘Bizet’in’ İnci avcılarını öğretti. Şarkısı ondan, sözü kendisinden.Göz yaşları hem ondan,hem bizlerden…Şimdilerde okullarda müziğe pek.önem veren yok!

Annemin yere göğe koyamadığı komşumuz Hayrünnisa Hanım,benim öğretmenimdi. Ona olan sevgimi bu gün de gösterebiliyorum. Hep onun şarkılarını mırıldanıyorum. Ama her yerde değil! Her şey, onun çizdiği gibi, dediği gibi….Bir kere gün batımı olacak. Martılar uçuşacak kızıllıklara doğru. Ben söylerken, martılardan suya gözyaşları damlayacak. O damlalar karaya halka halka vuracak ve de bu serpintiler, sevgili öğretmenimin ruhuna varacak!...
İNCİ AVCILARI: http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=9396 ''Melekler ruhunuzu okşasınlar Hayrünnisa Hanımefendi.'' Ve ''Muzaffer Cellek'' o artık KOCAMAN bir çocuk.''

Üstadın MB'daki sayfası: http://blog.milliyet.com.tr/Blogger.aspx?UyeNo=496651

Saygıdeğer Muzaffer Cellek Beyefendiye!

Bizler ''Baş Öğretmen Atatürk'ün'' ve bütün öğretmenlerimizin huzurunda size çok teşekkür ediyoruz efendim..

İyi ki varsınız ve iyi ki yazıyorsunuz ve iyi ki bizlere ''Bunları Biliyor muydunuz?'' diye, soruyorsunuz ''Çingen Sabiş'i'' bilemiyorum efendim ama ben ki ''bilemeyenim'' fakat öğrenmek isteyenim. Bunun içinde ben ve dostlarım sizi hem çok severek hem de sizden çok şeyler öğrenerek ve sizi sevgiyle saygıyla anarak gönül hoşluğuyla okuyoruz.. Yüreğinizin ve kalemizin ışığı hiç sönmesin. Bilhassa bizleri aydınlatmaya devam etsin.. Evet bütün öğretmenlerimizin ''Öğretmenler Günü'' bir kez daha kutlu olsun.

''Milliyet Blog Ailemiz''

Bir dahaki söyleşimizde sağlık huzurla yeniden buluşmak üzere sevgimiz saygımız sizlersiniz hiç bitmeyiniz..

''Melekler yüreğinizden öpsün''

Sabiha Rana

Fotoğraf:Muzaffer Cellek kendilerine bir kez daha teşekkür ederim.

 
Toplam blog
: 1989
: 4996
Kayıt tarihi
: 26.10.06
 
 

Gazeteci - Yazar (NLP Uzmanı - İlişki ve Yaşam Koçu) Yaşarken dünyayı dolaşmayı, topraktan güneşe..