Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

08 Aralık '07

 
Kategori
Balıkçılık
 

Sualtı Avcılığı

Sualtı Avcılığı
 

Suyun altında yüzerken bir balığı elinizle asla yakalayamazsınız. Sualtı avcılığı, bir zıpkın ya da ok biçiminde bir demir çubuk fırlatan özel bir tüfekle yapılır.

Serbest dalışta suyun altında uzun süre kalınamadığı için fazla balık avlanamaz. Suyun altında kalma süresi herkese göre değişir. Dalış denemelerinde başlangıçta ihtiyatlı davranmak ve boğulacakmış gibi olmadan suyun yüzüne çıkmak gerekir.

Balığa zıpkın atmak için ona yaklaşmak, yani derine inmek lazımdır. Bu iniş zaman alır, bundan sonra balığı görmek, peşine takılmak, zıpkınlamak ve suyun yüzüne çıkmak için pek az zaman kalır. Bu esnada, zıpkını bir kayaya çarptırmamaya dikkat edilmelidir. Ne yazık ki suların berrak ve avcıların çok olduğu yerlerde balıklar da bir hayli azdır. Olsun! Sualtı sporu başlı başına bir zevk kaynağıdır ve hiç değilse insanın iradesini güçlendirir.

Lakin balığın peşinden giderken ya da onu ararken çok derinlere dalmamaya dikkat edilmelidir. Sadece çok usta dalgıçlar oksijen tüpü olmadan 15 metrenin altına inebilirler. Çünkü bu derinlik iki dakikaya yakın suyun altında nefes almadan kalmayı gerektirir. Değil onları taklit etmek, bir doktora danışmadan ve vücudu iyice alıştırmadan 10 metre derine inmek bile tehlikelidir. Deniz ılık bile olsa, su altında balık avlamak için saatlerce kalmak iyi değildir. Ancak balıkadamların giydikleri ve vücudu soğuktan koruyan kauçuk elbiseler olursa sualtı avcılığı saatlerce sürebilir.

Bunların dışında, sualtı mağaralarına girmek de tehlike arzeder.

Suyun altında nasıl hareket edilmesi gerektiği, kitaplarda veya balıkadam kulüplerinde öğrenilir. Bu konuda tecrübeli dalgıçların öğütlerine sıkı sıkıya uymak lazımdır. Bu arada denize asla yalnız dalmamaya dikkat edilmelidir. Aksi taktirde gereksiz bir tehlike göze alınmış olur.

Su altında tüfeksiz de avlanılabilir... Bir eldiven takmak şartıyla, deniz kestanesi ya da içi sedef kaplı koca bir midyeyi andıran pinnalar toplanabilir.

Bu sessiz dünyada her şey güzel, her yer sakindir. Ne rüzgar vardır ne dalga. Aslında hiç ses yoktur denemez... Karideslerin cırcır böceği gibi öttükleri, balinagillerin (yunus, domuz balığı, vs.) saksağan gibi çene çaldıkları uzun süreden beri biliniyor! Lakin bu hayvanların sesleri, yarasalarınki gibi çok alçak perdeden olduğu için bizim kulağımız duymaz. İşte bu yüzden insanoğluna göre deniz sessiz bir dünyadır.

 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..