Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Aralık '07

 
Kategori
Sinema
 

La Ratatouille

La Ratatouille
 

Son zamanlarda yapılan pek çok animasyon çizgi film gibi, La Ratatuy da inanılmaz detaylar, müthiş çizimler ve harika bir öyküyle dopdolu bir filmdi. Karakterlerin tamamının (gerçekten tamamının ama, fonda öylesine görünen bir insan gölgesi veya herhangi bir şeyin bile) tüm detayları düşünülmüş ve çizilmiş. Her bir farenin her bir tüyü bile tek tek çizilmiş, her bir mimik öyle harika kondurulmuş ki yüzlere, -gerçek insanların oynadığı bir filmde bile aktör/aktrislerin kişisel başarılarına kalmış bir şeydir bu çoğu zaman- her ifadelerinden ne hissettiklerini kolayca anlayabiliyorsunuz. Ama tabii ki bunu yazmak değildi esas derdim.

Benim bu filmde takıldığım nokta, çocuklara hep öğütlenen, öğretilmeye çalışılan erdemli hareketleri, çocukların gözüne gözüne sokmadan, mesaj verildiği belli edilmeden, ama çocukların anlayabileceği bir dilden ve çocukları çocukların silahıyla vurarak gösterilmesi. Öyle ki, içinde hem hırsızlık, hem aldatmaca ve hem de yalan var hikayenin bir noktasının. Bunun karşılığında güven kırılması konusunu çok ince işlemiş film, sadece tek bir sahnede.

Bilirsiniz, çocuklara bir şeyi yapmamaları söylense o şey daha cazip hale gelir ve onu illa ki yapmak isterler. Gerçi büyükler için de böyledir bu, en azından Türkiye'de. Bir şey yasaksa, ilk "o şey" yapılır. Dolayısıyla bir çocuğa "yalan söyleme yalan kötüdür, hııııım, yoksa seni öcüler alır götürür" gibi şeyler söylerseniz ilk fırsatta bunu denemek isteyecektir. Ama La Ratatuy (La Ratatouille) filminde sadece tek bir sahnede şu geçiyor: Kahraman faremiz hırsızlık yapıyor ve insan dostunun restoranının mutfağından yemek aşırıyor. Sonra ne oluyor dersiniz? İnsan dostu fareciği yakalıyor. Yaptığı tek şey ise ağlayıp arkasını dönüp gitmek ve "ben sana inanmıştım, ben sana güvenmiştim, demek sen hırsızlık yapıyorsun ha?..." demek. Hepsi bu. Bu tek sahne çocuklar için her türlü "öcü, polis, ve iğneli doktor amca veya baba dayağı" tehdidinden çok daha fazla etkileyici olmuştur eminim. Arkadaşlarının güvenini kaybedip onların ağlayarak küsüp gitmesi...

Bir çocuğum yok ama çocuklara böyle bir eğitim şeklinin daha yararlı olacağını bilmek için de, ne anne-baba olmaya gerek var, ne de kırk fırın ekmek yemeye. Sadece biraz duyarlı olsak yeter sanırım...

 
Toplam blog
: 10
: 1642
Kayıt tarihi
: 05.09.07
 
 

Zevkler ve renkler tartışılmaz demişler. Herkesin zevki kendinedir tabii. Göreceli bir kavramdır z..