Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Aşk Sayıklamaları (1)

Aşk Sayıklamaları (1)
 

http://www.forumviva.com/evlilik/gelin_damat_resimleri-t42677.0.html;msg280057


Blogda yazdığım konulara baktım, hiç “Aşk- Evlilik” konusunda yazmamışım.

Olur mu? Ben ki “sevgiyi seven”, “aşka tapan” bir kadınım.

Önceden, yani bu yazma işine başlamadan önce arkadaş muhabbetlerinde ne ahkâmlar keser, ne felsefeler parçalardım.

Derdim ki; “ Ben bu erkekliğin pardon evliliğin, aşkın kitabını yazarım”(!)

Hayret bu konuyu es geçmişim. Aşk ve evlilik…

Ama niye ikisi yan yana?

Çoğunlukla evliliğe giden yol aşkla başladığı için mi? Galiba.

Gerçi her aşkın evlilikle sonuçlanmadığını, her evliliğin de aşk evliliği olmadığını da hesaba katmak lazım. Ve aşkı ayrı, evliliği ayrı kategorilerde değerlendirmek gerekir bence. Çünkü bir aşk evliliğiyse bile, evlendikten bir süre sonra aşk da bitiyor. Aşk bitiyor ama yerine çok başka şeyler, “sevgi” başlıyor. (tabi başlarsa)

Evlilik hem yasal, hem de sosyal boyutuyla kurumsal bir birliktelik. Tabi böyle bakınca çok soğuk ve duygulardan soyutlanmış bir yapının tarifi gibi oldu. İşte bu insana soğuk bir tarif gibi gelen kurumsal yapının içine sıcaklık veren de, bu yapıyı oluşturan insanlar.

Baharatlar diyorum ben, hani o yemeğe lezzet veren acı ekşi, tatlı, tuzlu, kokulu baharatlardır evliliğimize kattığımız duygularımız, davranışlarımız. Ve bu duyguların sahibi erkek ve kadın, bu baharatların ölçüsünü tutturabildiği oranda, lezzetlerin ve birlikteliğin keyfini çıkarabilir. İster aşk ister, mantık evliliği olsun

Kavramları hep yerli yerinde kullanmayı ister, bunun için çaba gösteririm.

Çok sıklıkla karıştırılan ya da birbirleri yerine kullanılan aşk ve sevgi kavramları da bu nedenle bir de benim düşüncelerimle bu blog sayfalarında yer alsın istedim.

Aşk ve sevgi birbirlerine ait birçok öğeyi içlerinde barındırmasına rağmen bence ayrı kavramlardır.

“30 yıl sonra bile kocama/karıma ilk günkü gibi aşığım” lafı benim hep tuhafıma gitmiştir.

Yani olsa ne güzel olurdu ama buna da yürek dayanmazdı ki!

Şahsen ben 30 yıl âşık olmayı istemem. Zaten heyecanlı bir insanım, en ufak ruhsal bir değişiklikte dünyam değişir, şaşırır, saçmalar, yön yordam kaybederim, bir de 30 yıl aşkı çekemem valla.

Uzmanlar birbirlerine kavuşmuş âşıkların aşkına en fazla 2 yıl ömür biçiyorlar. Hayatla kucaklaşma için yeterli bence. Kavuşamamış âşıkların aşkı belki daha uzun sürebilir.

Zaten aşk bana göre kavuşamamak.

Özlem, adrenalin, o beyinde salgılanan aşk hormonlarının yarattığı kimyasal bir şaşkınlık, sarhoşluk.

Evet, evet… Bence sarhoşluk.

Bu sarhoşluğu ara ara yaşamak keyifli olurdu ama aşk bu.

Öyle gidip de “bir şişe alıp içeyim sarhoş olayım” denilmiyor işte.

Gerçi bir ömre bir fırtına yeterli diyenlerdenim ama kalbi sağlam olanlar için fazlası da göz çıkarmaz.

Huzur, güven, sakinlik ve mutluluk.

Var mı aşkta bunlar?

Huzurlu bir aşk?

Güvenli bir aşk?

Sakin bir aşk?

Ya mutluluk?

Belki o sarhoşluktan kaynaklanan mutluluk sıçramaları yaşanabilir ama aşk bana göre sürekli bir melankoli ve üzüntüye meyilli olma ve üzüntüyle eş anlamlı.

Ya da hani “manik depresif psikoz” hali var ya psikiyatride. Onun tabi daha hafifi. Bazen manik, bazen depresif.

Âşık olmak insanın elinde değil.

Hayatında bir kere olsun yakalarsan şanslısın, insana ait bu “duygu güzellemesini”.

Ya sevgi?

Tüm insanlar duygusal potansiyelleri içinde aşkı ve sevgiyi taşırlar. Sevgiyi açığa çıkarıp yaşamak, hayatının tüm alanlarına yaymak çoğunlukla insanın elindedir. Emekle, sorumlulukla, sabır ve ilgiyle bu güzel duyguyu besleyip büyütebilir. Geri dönüşüm, sevginin sonsuz huzuru ve mutluluğudur.

Aşkla başlayıp sevgiyle devam eden bir evliliğin huzuru ve mutluluğu için neler verilmez ki değil mi?

Aşk sayıklamaları (2) http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=104177

Tijen Taşlı- İzmir

 
Toplam blog
: 156
: 2800
Kayıt tarihi
: 03.04.07
 
 

SÖZ UÇAR, YAZI KALIR. 9 Eylül Ünv. İşletme mezunu, 9 Eylül Ünv.Sosyal Bil. Ens.Sağlık Kurumla..