Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Şubat '08

 
Kategori
Haber
 

Önce gerçekler ölür

Önce gerçekler ölür
 

Bir şey oldu ama ne olduğunu pek anlayamadık. Türk Silahlı Kuvvetleri bir hafta önce Kuzey Irak’a bir operasyon düzenledi. Türkiye, ABD, Irak gibi ülkelerin üst düzey yetkilileri haricinde dünya ve Türkiye kamuoyu için sürpriz bir operasyondu bu. Olacağı konuşuluyordu ama bu mevsimde ve bu tarihte olması pek beklenmiyordu. Gerçi operasyondan iki gün önce youtube’a düşen bir videoda bir TSK mensubuna ait olduğu öne sürülen ses kaydında 20-22 Şubat günlerinde kara harekatı olacağı bilgisi geçiyordu. Eğer operasyon gerçekleşmese bunun bir dezenformasyon çalışması olduğunu söyleyebilirdik ancak ordu tam da o günlerde Kuzey Irak’a girince doğrusu kafamız karıştı.

Kafa karışıklığımız onunla sınırlı kalmadı. Çatışma bölgesine gazeteciler sokulmadığı için ilgili haberleri ancak ya TSK açıklamalarından ya da PKK’ye yakın kaynaklardan alabildik. Ancak her çatışma ve savaş durumunda olduğu üzere bu operasyonda da tarafların açıklamaları arasında yüz seksen derece zıt bilgiler vardı. Ayrıca ne yazık ki PKK’ye yakın kaynaklarca dünyaya duyurulan kimi haberlerin sonradan TSK tarafından doğrulanması gibi garip ve can sıkıcı bir durum da yaşandı. Mesela helikopterimizin düştüğü/düşürüldüğü haberi ve şehit sayısı TSK açıklamaları ya da Türk medyasından önce yabancı haber kaynaklarında yayınlandı. Üstelik TSK açıklamasında “kırıma uğradığı” söylenen helitopterin pilotlarının akıbeti hakkında bile bilgi verilmiyordu. Operasyona ilişkin gelişmeleri öğrenmede Türk medya organlarıyla yetinenler bu bilgileri epey gecikmeyle, ancak bir iki gün sonra alabildiler. Halbuki internette değişik haber kaynaklarını takip edenler gelişmelerden nerdeyse dakikası dakikasına haberdar oldular. Bu konu da kafamızı epey karıştırdı.

Kafamızı karıştıran bir şey daha oldu: Operasyona ilişkin tarafsız bilgi alıp veremeyen medyamız bu defa Genelkurmay Başkanlığı’nın yayınladığı kimi fotoğrafları alıp o fotoğraflar üzerine çeşitli destanlar yazmaya başladı. Mesela askerlerimizin sırtlarında taşıdığı yükün yaklaşık otuz beş kilo olduğunu sanırım bütün Türkiye ezberlemiştir artık. Çünkü birkaç gün boyunca hemen hemen bütün gazete manşetlerinde ve televizyon haber bültenlerinde sadece bu konu işlendi. İnsan hayatının söz konusu olduğu bir çatışma olabildiğince magazinleştirildi. Türkiye kamuoyu askerin techizatından ziyade onun orada hangi şartlar altında, ne yaptığını ve sağlık durumunu merak ediyordu bence. Gelgelelim ona ilişkin bir bilgi kırıntısı bile yer almadı medyamızda. Operasyon bölgesinde gerçekten ne oldu, TSK hedeflerine ulaşabildi mi, hangi kamplar ele geçirildi, verilen zayiat konusunda bir çelişki var mı, PKK’ye gerçekten ciddi ölçüde darbe vurulabildi mi, “etkisiz” hale getirildiği belirtilen PKK’li sayısı gerçekte ne kadar, bunlara ilişkin belge, fotoğraf var mı? Bu konularda hemen hemen hiçbir bilgiye ulaşamadık.

Bir savaş ya da çatışmada taraflar silahlı son adamları da ölünceye kadar başarısız olduklarını kabul etmezler. Karşı tarafın her açıklamasına kendi açılarından bir yanıtları vardır. Mesela bu operasyonda TSK ta Kandil Dağı’ndaki PKK kamplarının içine girip bütün altyapısını darmadağın etmiş, üyelerinin çoğunu etkisiz hale getirmiş olsa bile karşı taraf “güçlerini geri çektiği, kendisinin savaş tarzının zaten bu olduğu” gibi bir açıklama yapacaktı. Bu davranış biçimi savaşan bütün taraflar için geçerlidir. Belki de öyle davranmaları gerekir. Gazetecinin görevi ise tarafların bu söylemlerinin arkasındaki gerçekleri ortaya çıkarıp okuruna sunmaktır. Bizde medya bu işlevini özellikle bu son operasyonda hiç kullanamadı. Bu vatandaşın nezdinde hem medyaya hem de devlete karşı çok büyük bir güven kaybına yol açacaktır. Daha bu sabah çıkan gazetelerde, “Zap kuşatıldı” “hedef Kandil” gibi manşetler dururken meğer o gazetelerin basıldığı sırada TSK geri çekilmeye başlamış bile. İşte en son ve en önemli kafa karışıklığı da bu noktada çıktı. O kadar gürültü bunun için mi çıkarıldı şimdi?

Yanlış anlaşılmasın, ne TSK’nin operasyonda başarısız olduğu gibi bir iddiam ne de bu harekatın uzayıp can kaybının daha da artmasını istemek gibi bir düşüncem var. Sadece kafamın/kafamızın çok karıştığını söylemek istiyorum. Sanki tuhaf, sanal bir çatışmaydı bu. Karda yürüyen askerler, bayrağa sarılı tabutlar, TSK açıklamalarında adı bile geçmeyen “şehit personel”ler, rakamlar, büyük hedefler ve aniden geri dönüş...

Niyet ne idi akıbet ne oldu? Gerçekte orda neler yaşandı? Bilen var mı? Sanırım yok, ya da bilenler bize söylemeyecek. “Savaşta önce gerçekler ölür”müş, sonra da çocuklar... Galiba yine öyle oldu.


Resim: milliyet.com.tr

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..