Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mart '08

 
Kategori
Futbol
 

Fenerbahçe'de Zico ve Özgüven

Fenerbahçe'de Zico ve Özgüven
 

Bu sevgiyi hakediyorlar


Fenerbahçe futbol takımının bu sene en temel özelliklerinden biri kesinlikle özgüvendir.

Bu sene birçok maçta kendisini belli eden bu ozellige son halka yine Konya maçı oldu. Örnekler geriye doğru sıklıkla çoğaltılabilir. Yakından geçmişe doğru gidersek Sevilla , Rize, hatta Ş.Urfa maçı da dahil ve hatta hatta kupa daki Galatasaray maçı da dahil. İstenirse daha da geriye doğru gidilip Az Alkmaar maçı da gösterilebilir.

Peki nedir bu özgüven hikayesi ?

Şöyle ki, geçen sene Fenerbahçe bu seneden çok daha fazla eleştiriliyor ve 100.yıl baskısını yaşıyordu Fakat üzerindeki stresi bir türlü artmayan bir adam vardi. Ismi Arthur Zico’ydu. Saha kenarinda sogukkanli ve kendine guvenen saha disinda beyefendi bir centilmen. Birgün Kadıköydeki Denizli maçından sonra “Gerekirse İnönüde rakibimizi mağlup eder ve şampiyon oluruz” diyen bir açıklama yaptı. İşte o söz bugün Fenerbahçe futbol takımının temel felsefesini oluşturdu ve yüksek özgüveni pompaladı. O gün takım Şampiyonluk yolundaki rakibi Beşiktaşı inönüde yenmişti. Mağdur adam zico vakur çıkmıştı o maçtan… Daha sonraları bu vakur duruşu hiç bozulmadı zaten.

O günlerden buraya gelen Fenerbahçe bugün sahip olduğu özgüveni sadece hocasıyla değil oyuncusundan yönetimine malzemecisinden taraftarına kadar bunu hissediyor ve bu yüzden hangi maçta olursa olsun maçı bir şekilde çevireceğine inanıyor. Elbet bu aşırı özgüven’in bazı maçlarda istenmeyen puan kayıplarını yarattigi asikar. Fakat bunların hiçbiri takımı ve camiayı endişeye sürüklemedi. Çünkü `kazanmamız gereken maçı kazanacağız` havası her daim akıllardaydı. İşte bu yüzden kazanması gereken birçok maçı da kazandı Fenerbahçe. Kadıköy’de ki CSKA maçı, Sevilla maçları Buz gibi havada oynanan Sivas maçları aklımıza ilk gelenler. Şu anda spor medyası bile ağız birliği yapmışcasına “eğer fener isterse ve sıkarsa bu ligden rakiplerini yenerek şampiyon çıkar” diye beyanatlar veriyorlar. Öyle ya, bu nasıl bir fikstürdür ki son 8 haftaya 3 derbi (Trabzon da dahil edildi) üstelik üçü de deplasman derbisi. Birde araya sıkıştırılmış Chelsea ile CL de çeyrek final… Önceleri olsaydı medya kalemsorleri esamesini bile okumazlardı fener’in. Ama şimdi 4 takımın mücadele ettiği yarışta bu fikstüre rağmen fenerbahçe’nin şansı en yüksek olan takım olduğu beyan ediliyor.

Tablo’ya baktığınızda Fenerbahçe’nin işi çok zor gözüküyor. Ama etrafta görmeye çokca alıştığımız felaket senaryoları dillendirilmiyor. İşte bunun tek sebebi açıklamaya çalıştığım Özgüven’in yaratıcısı ve bunu da camianın iliklerine kadar hissettiren takımın başkomutanı Zico’dur.

Zico bu formulu enjekte edebilmek icin gecen sene laboratuar da cok calisti. Bu calismalar neticesinde kendisine stajyer diyenlerde az degildi hani. Boylece geçen sene çokca kullanılan Azizsilin yerine artik birde Zicosilin gelmişdi. Etken maddesi Özgüven olan Zicosilin öyle bir tedavi yapmıştı ki geçen sene birçok kez protestoya maruz kalan isimler başta Deivid, Selçuk, Uğur hatta Deniz ve Kezman hepsi bu sene coşuyorlardı. Oyle ya, Uğur’u Alves karşısında, Gökhan’ı Capel karşısında yıldız yapan da yine bu özgüven degilmiydi. Futbolculara inandığını onlara daima “yapabileceklerini” inandırdığı için de bizler bugün Zico’nun 101.yılındaki Fenerbahçe’sinin bugün bu 8 maçlık periyod da şampiyon olabileceğine ve hatta CL’de yarı final oynayabileceğine inanmiyormuyuz..

Bir gün Kadıköy’de şöyle bir pankart açılmıştı;

“Pele is Black Zico”

Teşekkürler Zico…

18.Mart 2008

 
Toplam blog
: 252
: 936
Kayıt tarihi
: 17.03.08
 
 

74'ün İstanbulunda, Sultan şehri Üsküdar'ın, kız çocuklarına "Zeynep" erkeklerine "Kamil" adı kon..