Beni maymun ettin sen de olasın
okudum. ben hiç o anti-kahraman gibi olmamışım. Hiç benzer noktamız yok. sevdiğim adam küfür mü etti, "Hayde bree.." der coştururum belki de biraz güler sakinleşir, karsı cıkmak olmaz ki sinirli adama. İçti mi eşlik ederim. O güzel, dünya üzel, herşey güzel olsun diye. Düşüncelere dalıp gitti mi bölmem, izlerim yüzünün hatlarını, sevdiğim en güzel yerlerini, nefes alışını, şah damarının atışını... O ses çıkarana kadar beklerim. İzlemek çok güzeldir. Neyse bunları nedne anlattığımı da tam kestiremiyorum ama yazdım işte. Kısacası ben senin şu anti-kahramana hiç benzemiyorum. Anormal miyim? Yoksa yoksa ben kadın değil miyim :)))
26 Ocak 2009 11:02Sen de böyle yapıyor musun ?
peki sen pencerenin dışındaki dünyaya dalıp gittiğinde, senden başka, herkesin senin dışında bir hayatı olduğunu düşünüp kendine acıyor musun?
20 Ocak 2009 16:23Seni özledim baba
çocuklugumda yılda 1-2 kere gördüm babamı. öyle büyüdüm... ama anlıyorum sizi. ben şu anda baba özlemini had safhada yaşıyorum. yüreğim paramparça...
19 Eylül 2008 17:27Menekşe, kanarya, balkon ve kesilen bilekler
sen nasıl bir adamsın, bu dili nasıl da güzel kullanıyorsun ya... yazdıklarını okuduktan sonra şöyle "canım benim yaaa" diye sarılasım geliyor sana :)
19 Ağustos 2008 11:12Aşk insanı nasıl büyütür? (Kendime yolculuk)
evet cidden gülümsedim okurken. kendime çok yakın bulmadım ki ben o yaslarımda tamamen izole idim ama anladım sizi. kırarak, dökerek hatta sırf kırmak dökmek için yaşanan ilişkileri bilirim. sırf o insanı kırmayı alışkanlık edindiğimizden ondan ayrılmayı asla istemediğimiz ilişkileri... kafa göz yara yara sevmeyi, sevgi zannetmeyi bilirim...
01 Ağustos 2008 14:01Emanet Duygular
yine tercüman oldun yaşamıma..yüreğine sağlık yürek ortak...
30 Temmuz 2008 14:21İnsanları sevmeyen adam
sen var ya beni yazıyorsun. ben gibi bendensin. okurken kayboluyorum. gülümsüyorum. nasıl bir gülümseme biliyorsun sen.... olaya üzüldüm. hem de çok. ama olmuyorsa olmuyor işte.. olmuyor
30 Temmuz 2008 11:37Aşk, baba ve kadın
"nasıl da paylaşıyor insan isterse, nasıl da birmiş meğer hasretler, nasıl da mecburmuşuz affetmeye,sevmeye öğrenmeyee" diyor MFÖ bir şarkısında... sizin yazınızı okuyunca hemen bu şarkıyı mırıldanmaya başladım. ne çok benzer şey yaşamışız... "BABA" kavramının, bir babanın "EVLADI" olma kavramının içi bende de boş. bu yüzden asla öğrenemedim "kadın" olmayı, beceremedim... saçma sapan bir ilişkinin içindeyim şu anda da ve 2 yılı aşkın bir süredir devam etmekte. ama neden? nedeni cevapsız... hayatımdaki tüm gereksiz bitirişlerin ve gereksiz devam ettirişlerin sebebi hep bu kavram boşluğu. eğer "BABA" yakınımda, yanımda olsaydı belki öğrenirdim ben de bir erkeğe nasıl davranılacağını. en azından nazlanmayı, doğru cümleyi kurmayı, cümleleri süslemeyi, sinirlendiğimde erkek agzıyla konuşmamayı, kadın olmayı öğrenebilirdim belki de...
21 Temmuz 2008 18:54