Ahhh nezaket...
İnsanoğlu vaktiyle mağarada yaşamış. Mağarada nezaket olur mu? Neden olmasın. Ama gene de düşününce komik . Üstündeki ayı postuyla uygun düşmüyor. Sanki nezaket biraz da eğitimle ilgili gibi geliyor bana (öğretim değil) bir nevi evcilleştirilmiş insan hali... Ne kadar doğal o kadar kaba. Ne kadar eğitimli o kadar nazik :)
26 Eylül 2007 14:06Ne Malezya’sı, ne İran’ı… Abartmayalım… Bu müslümanlık yeni mi keşfedildi...
Uğur Mumcu bu topraklarda öldürüldü, Çetin Emeç, A. Taner Kışlalı, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok hepsi bu topraklarda öldürüldü hepsi de fikirlerinden dolayı öldürüldü. Baskı kurmak için. Öğrenciliğim döneminde Van 100.yıl ünv. oruç tutmayan bir öğrenci öldürüldü. Daha yakın zamanda domuz bağı ile öldürülerek bodrumlara gömülenler... bunların hepsi bu topraklarda oldu. Trabzonda papaz öldürüldü. Hrant Dink bu topraklarda öldürüldü. Malatyada kitapevi basıldı yine ölüm vardı. Daha geçen hafta oruç tutmayan bir vatandaş belediye otobüsüne alınmak istenmedi. 40 küsür kişilik yolcu otobüsü cami önünde namaz için bekletildi. Hepsi bu topraklarda. Hem de daha bugünden. Yarın daha güçlü olduklarında nasıl olur düşünemiyorum.
26 Eylül 2007 10:55Nazım ve Eylül Şiirleri
Nazım ı da severim eylülü de... Baktım ki ikisi bir başlıkta...
Gel de okuma...
Hüzünlüdür hep Eylül...
Aynı dakikalarda hatta... Üstelik ben eylül deyince aklıma şiir gelir demişim. Sen iki şiir patlatmışsın :) Yorumuna buradan cevap vermeyi daha doğru buldum. Saygılarımla...
06 Eylül 2007 17:37Kısa düşünce tarihi notları
Varsayım,kuram,yasa bu üçü birbirinden farklı aşamalar. Varsayım (hipotez) deneylerle henüz yeterince doğrulanmamış düşüncedir. Bir varsayımın kuram haline gelebilmesi için bilimsel temeli olan kuralları içinde barındırması gerekir. Evrim bir varsayım değil kuramdır. Yerçekimi ise artık bilimsel olarak kanıtlanmış bir kanundur ve bugün de hala geçerlidir. Sanırım kavramlarla fazla uğraşmadan yazınızın kurgusuna odaklandınız veya gözden kaçırdınız. Sonuçta bilimsel ilerleme için şüphe şarttır ancak Amerikayı yeniden keşfetmeye de gerek yok sanırım.
10 Haziran 2007 22:38Marks nerede yanıldı?
Sütü mayalarsın ve uygun koşullarda bekletirsin yoğurt olur, ama gerekli süreyi beklemezsen ortaya çıkacak olan yoğut değildir. Bu pratiğe bakıp sütten yoğut olmaz diyemeyiz. Kapitalizmin kendi sürecini tamamlamış olması gerekirdi. Avrupada yeşeren sosyal demokrasi bu süreci uzatmış ve kapitalizmin gidişini değiştirmiştir. Bu süreç belki yüzyıllar alacaktır. Kaynakların hoyratça kullanıldığı kapitalizm, eninde sonunda yenilecektir. Ya da insanlığın ve doğanın sonunu getirecektir.
09 Haziran 2007 20:55Hey gidinin efesi.. efesi..
Ben de oradaydım demek çok güzel gurur verici...
14 Mayıs 2007 16:49Türkiye olgunlaşma fırsatını kaçırdı
Hukukçuların bile ikiye ayrıldığı bir konuda anayasa mahkemesi 9-2 oyla bir karar vermiş ve siz bunu bir fıkra ile komikleştirmeye çalışmışsınız. Guardiana "Cumhuriyet döneminin sonu gelmiştir" beyanını veren ve ingiliz muhabirin evet söyledi kayıtları bende diye Hürriyet Gazetesine ropartaj verdiği bir ismi "Sonunu getirsin diye" Cumhuriyetin başına geçirmeyi makul görüyorsunuz. Bu zihniyete göre "Demokrasi amaç değil, araçtır." bunu da ben söylemiyorum. Diyen kendileri... Neyin aracıysa?
02 Mayıs 2007 16:44Öldürülen arkadaşlarım..
Acınızı paylaşıyorum... Din insanlar için var, onlara doğru yolu göstermek için, İnsanların birbirlerini sevip saymaları için var. Ama malesef yaşadıklamıza bakınca aklım almıyor.
18 Nisan 2007 17:28Parti blokları uygulanabilir bir modeldir
Bana mantıklı geldi bu blog işi. Seçim ittifakı arayan partilere bir yol gösterici. Seçim öncesi ittifak arayışlarındaki milletvekilliği pazarlığına da son verecek bir sistem. %5-6 lık bir seçim barajı ile meclisin bölük pörçük yapılanmasına da engel olunabilir.
17 Nisan 2007 09:26