Türk Edebiyatında “İLK”ler
Sayın Hocam, herhalde gözden kaçtı, Tahrib-i Harabat, Namık Kemal'e aittir. Sanırım bir karışıklık oldu. (Ziya Paşa yazılmış da..) Selamlar.
27 Mart 2016 20:07Haber manşetlerimizde biraz daha dikkat lütfen
Güzel gelişme; gazetemiz haberi sayfasından kaldırdı. Teşekkürler.
24 Mart 2016 13:11Haber manşetindeki imlâ hataları ve YGS ile KPSS'ciler aman dikkat !
Güzel haber çabuk geldi. Gazetemiz, yaklaşık 1 saat sonra haberi yayından kaldırdı. Teşekkürler
10 Mart 2016 10:17Milliyet Blog yazarları İstanbul Taksim’de buluşuyor
Ahh Kerim Bey, eskilerin tabiriyle, o sizin şahsî ve samimi teveccühünüz. Gecikmiş de olsa teşekkürler saygılar.
10 Mart 2016 09:57Mahalle baskısı ve psikolojik direnç
Benim tanıdığım k.kanpak, mahalle baskısını alır,itînayla ikiye katlar,sonra üçe beşe böler,son tahlilde de sifonu çeker:) saygılar ve bahtiyar seneler
02 Ocak 2016 16:21CHP' nin geleceği Selin Sayek Böke'dir.
Yılmaz Bey, çok partili hayata geçtikten sonra CHP'nin, siyasal iktidarı seçimle tek başına bir kez bile ele geçirememiş olmasıyla ilgili önemli bir hatırlatma yapmışsınız. CHP'nin büyükleri de herhalde bu yazıları okuyor, bir takım önlemler almanın vâkti geldiğini düşünüyordur. Mezkûr bayan, her yönüyle akılda kalıcı. Ayrıca fikr-î donanımına ek, siyasette alışık olmadığımız bir estetik güzelliğe sahip. Ülkemize II.Tansu Çiller felâketi yaşatmayacağına dair ben de sizinle aynı izlenimleri edindim. Ülkemiz sarışın başbakan gördü ama , Selin Böke gibi hem zeki hem sarışın olanını henüz görmedi. Ben kendisine güveniyorum çünkü TV' de ben de izledim kendisini. Beklemedeyiz.. Sabrın sonu ile
15 Temmuz 2015 11:36Gülhane Parkı mı ? Yoksa GS Adası mı?
Ah üstad, aslında hepimiz oradayız ama ne sen bunun farkındasın ne de polis :)
08 Temmuz 2015 01:16The Last Castle (2001)
Gösterime girdiği yıl, İstiklal Caddesi'nin girişinde sağda, ismini hatırlayamadığım o sinemada seyretmiştim bu filmi. Yanımda bir muvazzaf asker arkadaşım da vardı. Film sonrası yorumumuz ; son sahnedeki buram buram ABD vatanseverliği kokan o sahne dışında, her şey olağanüstüydü. Senelerdir yazıyorum, bu güne kadar hayran olduğumu ilan ettiğim başkaca bir film yoktur. Son Kale / Last Castle hariç. Bir bayanın yani sizin,bu filmden, yazdığınız şekliyle sonuçlar çıkarması ise, farkındalık eşiğiniz açısından önemli. Hayır, cinsiyet ayrımcılığı anlamında değil söylediğim. Hepimizin bildiği gibi, bu tip, cezaevi, asker içerikli filmleri daha çok biz erkekler tercih ederiz de ondan. Son Kale'yi tekrar gündeme getirdiğiniz için tebrikler diyorum. Bu yazınızı önemsiyorum. Hâlâ kazayla da olsa izlememiş olanlar varsa, bu gece biraz uykusuz kalmaya bile değecek kadar.Sabrın sonu ile
05 Temmuz 2015 23:53XALOOoo herkes kendi kendinin yüreğinden asılır ..
Az kalsın yukarıdaki bu güzelliği göremeyecektim. Buca Belediyesi'nin fotoğraflarını gezerken bir de bu başlığa gözüm takıldı. İyi takılmış.
01 Temmuz 2015 23:02Altı aydır yokum, Milliyet Blog'a rehavet çökmüş.
Yılmaz Bey hoşgelmişsin. Ben rehavet, halvetin kardeşi, selametin ablası...Sabrın sonu ile:)
26 Haziran 2015 18:47