Evrenin kanunu: Dinamik denge
Bu güzel makalenizle karşılaşmış olduğum için mutluyum. Makalenizde çok hoşuma giden bir paragrafı yazıma isminizle birlikte taşımak isterim. Sizin onayınızı bekliyorum. İyi çalışmalar
30 Mayıs 2008 12:13Diyorum ki!
Size kesinlikle katılıyorum. Öyle bir hal aldı ki insanlar artık umurlarında değil. Sanki avrupada olduğu gibi her sokagımızın başında bir temizlik görevlisi varmışçasına rahatlar şimdi gençler. EEe bunlar ilerinin patronları olup atık suları dereye gönderecek ya da kimyasal atıkları doğaya bırakacak başka şekillerde. Sanıyorlar ki kendiliğinden temizleniyor doğa. Hiçbir sosyal sorumluluk almıyorlar. ellerinden yanlışlıkla düşen çöpü bile kaldırmıyorlar. Gittikçe kirleniyoruz. Peki çocuklarımıza ne bırakacağız. Temizlik bir alışkanlıktır. Çocuklukta kazanılır öyle değil mi? Çocuklarımıza bu alışkanlığı lütfen kazandıralım ki yarınlarımız bu gün gibi olmasın. Sevgilerle
27 Mayıs 2008 22:45Huzursuz ruhlar
yazılarınızı keyifle okuyorum. Ama itiraf edeyim bu resim beni biraz rahatsız etti. Bakmakta zorluk yaşıyorum. Ama bu güzel yazınızın önüne geçmez elbette. elinize sağlık.Sevgilerle
27 Mayıs 2008 22:29Deniz atı
İçimden birşeyler koptu okurken. bazı dizeler benim yüreğimden döküldü sanki şiirinize. Çok güzel şiirler yazıyorsunuz tebrikler.
27 Mayıs 2008 17:13Anladım
bu sözcükler bu şiir için türetildi acaba. şiire de yorum yazmak ne zor iş. güzell. tüm şiirleriniz güzel
16 Mayıs 2008 15:58Ömrün muhasebesi
kaç yaz sığar bana... doya doya ... dilinize ruhunuza saglık.
10 Mayıs 2008 01:11Usulca düşüncelerime sokulan ‘ünlem’lerim!-Kısa kısa...
:)) bu sistemi sevdim. Devamını temenni ederim
08 Mayıs 2008 11:11Anne olabilmek
Umarım birgün o meleklerden biri de benim kucağıma konar. Ne kutsal bir durum bu anlattığınız. Paylaşımlarınız için teşekkürler. Umarım milliyet blog da sizi devamlı görürüz. Yazı ve şiirlerinizle...SEVGİLERLE
02 Mayıs 2008 00:24Dağ eteklerinde dostlar
bu kelimeleri tanıyorum da siz yanyana getirince bir başka güzel oluyor. Herkese sonsuz ve kendisi kadar gerçek dostluklar dilerim.
01 Mayıs 2008 00:41Vedanâmem – ya da Merhumu nasıl bilirdim...’
karanlıktan duyulan korkudan bilimin doğuşu gibi bir şey anlıyorum burdan. Söz konusu olan bilinmeyene yani tanrıya bir göndermemi acaba? Asıl kaynağını, neyden ve nasıl var olduğunu keşfedememiş insan oğlunun gözün görmediğine inanmaya başlaması ile bu karanlığa ve bilinmeyene karşı bir korku geliştirdiği, duyduğu korku sonucunda nesnel ve somut arayışlara girdiği ve böylece bilimin ortaya çıktığını düşünürdüm. Üstüne bastığınız nokta dolaylı bir anlatımla da olsa bu mu yoksa ben mi yanlıs anladım? Aydınlatırsanız sevinirim. Her halukarda ben bir kez daha okusam iyi olacak:))
28 Nisan 2008 20:42