“Hangimiz bizi bizden, hayalsiz ve leylaksız hayatlarımızdan çekip alacak bir “romans”a ihtiyaç duymayız ki?” der, Selim İleri O’nu anlatırken. Bize bu “romans”ı sunan Kerime Nadir, 5 Şubat 1917 de..
“Aynı saydam kaba dökülmüş ama birbirine kesinlikle kavuşmayan iki farklı sıvıdan oluşan bir bütün gibiydi. Köylü yanı, kentli yanına karışmamıştı. Onun için kendi köyünün bile yabancısıy..
Bazı kitaplar vardır ki, kapağını kapadığınızda kendinizi dayak yemiş gibi hissedersiniz. Yüreğiniz erimiş kurşun dökülmüşcesine katılaşır. Siz oradan oraya savrulup dururken, okuduğunuz öykülerin..
“Hiçbir yara tamamen iyileşmez; ya deride, ya ruhta daima varlığını anımsatan bir iz kalır.” Franco Ramos / Yara İzleri Hep bir boşluğun içinde duruyormuş gibidir. ..
“Şehrin ortasında bir deniz / Denizin ortasında bir ada / Adanın ortasında ben / Ellerimde çam sakızı / Dilimde bir İstanbul masalı…” Deniz etrafında değildir İstanbul’un. Şiirdeki gibi tam..
“Bilinmeyene olan özlem, bildiğin tüm şeylerden daha haz vericidir.” Halil Cibran’ın tam 19 yıl May Ziyâde’yi hiç görmeden, sadece yazdıklarını okuyarak aşık olduğunu ve onu hiç tanımadan..
Tarih 2000’ler, öykü yazmaya başladığım yıllar. İlk dosyamı oluşturmuş, adını duyduğum her yayınevini arayıp dosyamı gönderiyorum. Yanıtlar hep olumsuz. Ama vazgeçmiyorum. Zira bir öyküm Varlık Der..
Talip Apaydın bir öyküsünde, demli çaya benzetir Eylülü. Demli bir bardak çayın buruk lezzeti vardır onda. Hayatının sonbaharını yaşayanlar, yaşamın imbiğinden geçmiş duygularıyla yudumlarlar o ç..
“Birdenbire ortaya çıkan bir düşüncenin bulaşıcı bir hastalık gibi yayılmasıyla, insanlar yeni bir dinin, bir öğretinin, bir bağnazlığın kendilerini ele geçirmesine göz yumuyorlar. Böyle anlarda ge..
“Başka insanların yüzüne bakabilmek için, ilk önce kendi yüzümüze bakabilmeliyiz.” Kitabın en can alıcı cümlelerinden birinin altını çiziyordu bana göre yukarıdaki sözcükler. Bunun için bir..
Burada yazarken kim olduğumuzun, ne olduğumuzun bir önemi olmadığını düşünüyorum. Önemli olan yaz..