"Dünya dönecek öylemi hem de ben olmadan.. Ağaçlar çiçek açacak, güneş yine doğacak hem de batacak… Oysa ne güzel şiirler yazmıştım hem de öyküler...... Ne güzel yemekler yi..
Sabah kalktın güneş... Gülüşmeler var etrafında... Bilincin zor da olsa katılmak adına zorluyor seni hayata. Katılacağın hayatın her anı henüz sorunda olsa... İleride göreceksin bir köşe başında. Ö..
Hiç .. Duymadı... Sandı sesi... Sanmak farklı... Ama beklemek zorlu... Nasıl da endişeleniyor. "Bir şey oldu mutlaka!... Olumsuz düşünmek mi gerekli hem de tam bu sırada..." Hızla..
Gelişmiş!.. ne demek?.. Sorun saydığınsa şayet!.. onların da sorunları!..üzerine... Geri durmak üzerine düşünüyor!.. Toplananlar var dinleyecek..! ..
Neredeydi?... Bir pazar kahvaltısında, sabaha karşı gün atımında... Yeni giysi kokusunda? Kokusu? Anne hediyesi el örme yeşil hırkasında... Bir hasat gününde biçerdöğer gölgesin..
Önce gözleriyle sarılırlar kollarını atarlar çocukluk boy ölçülerine Vardiya sonrasında Plato! hayatın tam ortasına gelmiş kamera.. Sabah! de!.. diyor ilk kare de!.. ..
Hayatı kavrayışın bizdeki en içten, sansürsüz, eleştirel bir son durumu hüzün... İçinde özeleştiri var pişmanlık değil.. Doyamamışlık var ama hırs değil… Yetememezlik var, birikimsizlik değil... Hü..
Miden var!.. bulansın işte.. İyi bir şey... Sonra daha sonra da... Bir kaç ay... yıllar sonra ... kusma şimdi !... Ev sıcak... başka sanılan"iyi" ler de var!.. iyi mi geldi!..
Kim tanıttı?.. nerden?.. Başlayacak!.. Düğün var.. izliyor!.. Kulakların aşina senin!.. Nerden bildin ? Çingene!.. "Parmaklarının temposu güzel senin".. Ne..
Emekçilerin kahvaltısı!.. Bir dilim ekmeğe sürülen krem peynir miktarı ve hırs üzerine sabah konuşmaları yapıyorlar!.. Masada!.. En genci nişanlı!.. ( kahvaltılıkları sabah alan..
Resim yaparım... Yazarım... Düşün emekçisiyim.. İstanbulda yaşamaya çalışırım... Felsefe; bir mat..