Soluk benizli bir ihtiyar kapıyı çaldı, şaşkın yüzle onu karşılayan genç önce anlam veremedi sonra istemsiz içeri buyrun derken sesi titrekti.Geniş omuzlu ihtiyar uzun bir koridordan bastonuyla ah..
Gece sana hasret, gözlerim ise sesindeki toyluğaKendinden emin, sertçe yere ayak basışına…Seni özledim, hadi gel bekliyorum...Söküp alacaktın ya hani beni bu amansız dünyadanBekliyo..
Hayatın anlamı ufacık bir çocuğun gözlerindeki parıltıdasaklı değil midir?Veya bulutların akıbetine uğrayan iki çift yüreğin birbirine tutunmasında…Ya da derme çatma bir çatının altınd..
Adına yazdığım hoyrat türküm Bağrında yaşadığım deli sevdam…Kimsesiz sokaklarında kimsesizleri barındıran, Kimsesizler kimsesinin yarattığı koca şehrim !!!Rıhtımında şekerden yaratılan..
Zamanın birinde bundan milyonlarca, milyarlarca yıl önce güzel bir ülkenin küçük bir şehri varmış. Bu şehrin şirin mi şirin bir de köyü varmış. Bu köyün adı “GÖK KÖYÜ” imiş.Gök köyü milyonlarca y..
Yasamanın ve varolmanın en güzel kanıtı olan ALLAH'ın yeryüzündeki en güzel yansımasıyım... İdeal..