GEÇİYORDUM; KALDIRIMIN BOYUNU ÖLÇEYİM DEDİM. DEMEZ OLAYDIM. Ellerimden tutup, ayaklarıma vurdular. Ayaklarımki nice prangaların çürütemediği şeylerdi onlar....lakin alışkın değildi öyle köteğ..
şimdi saatlerin şaştığı bir vakittir bu akşam üstü kızıl bir güneş yalıyor pencereyi solmuş perdeden günün yorgunluğu süzülüyor. Bir alem oluyorum bu vakitler, bir alem ..
İki ruhsuzun kapışmasıydı tüm mesele. Bence öyle... Bir yanda herhangi bir eli, araç gibi kullanan kalem diğer tarafta tam teslim, masaya yayılmış ve yapışmış, tuş olmuş gibi görünen kağıt. ..
Günlük hayatımızda, sıklıkla olmasada kullanılmakta olan ama pek fazla rağbet görmeyen ' beyaz leke ' kir midir ? Ya da her leke kir midir ? Ya da her lekenin kir olması için bir renk gerekir mi ! ..
'' Fotoğraftaki öznenin fısıldadığı sözcükleri anlayacak kadar zeki olsaydım, inan bana tüm o sözcükleri duvara kusarak yazardım. Mürekkebimden damlayan her harf benden bir iz bırakırdı.''.....
Bana soracak olursan; aç parantez ( ki mutlaka sormayacaksın ancak bunun benim için ne önemi var ki ister sor ister sorma derim ) günün modası şiddettir. Moda bir takım insanların yenilik ..
Soluk bir silüet gibi penceremin önünden geçip giden gün, sende yarın ununulmuş bir anı olarak hafızamdan silinip gideceksin. Pencerem, koltuğum, küçük sehpa ve üstünde bir fincan soğumaya ..
Tanrı rahmet eylesin, Adalet HUKUK gerçek bir beyefendiymiş. İstanbul beyefendisiymiş. Ben yetişemedim ama, muhterem dedem bize onun hakkında pek çok rivayeti bizzat kaynağından araklıyarak anlatmı..
Şu lanet gece çoğu zaman tüm sakladığı sırlarıyla tıpkı bir yorgan gibi kapanır üstüme. Oysa mevsimlerden yaz.günlerini yaşarım... genelde tepemde güneşli günlerden kalma bir sıcaklık, sorma gitsi..
Sonra, kendimi aldım ve attım bulutlardan aşağı, bulutlar ki el değmemiş pamuk şekerleri bulutlar ki içlerinden ne hikayeler akar. güngörmüştür çoğu, gün sona ermeden dağıl..
Trabzon 1958 doğumluyum. Ankarada ikamet ediyorum. Bir kamu kurumunda memur olarak çalışıyorum. Y..