Kaç orman taşıyorsun omuzlarında?kaç dağ sığdırdın koynuna?mesela parmakların kaç yeşil vadi?avuçların kaç Çukurova büyüklüğünde?samanyolu geçiyor mu hiç göz bebeklerin..
Belki seni hep seveceğim -yani eskimeyen eski seni- Ama, yine de seni hiç affetmeyeceğim Çünkü; çok acı çektirdin bana, gittin; Çukurova’nın orta yerinde Yalnız bıraktın beni.
Sürmüşüm arabamı düşük model; yüksek bir tepenin üzerine çıkmışım. Radyomda ihanet kahpe bir şarkı çalınır; zaman su gibi salınır, içtikçe içmişim. Gözlerim puslu
Çeyrek asırlık bir emekti boşa gitti anne başladığım yere alıp koydular beni. Mavi sandım gülleri göçen dünyayı fani değilmiş, günler beyhude anne onurlu gerçekle..
Bir gün bir yağmurlu günde gelirimüzerime yeşil parkamı da giyerimsenin şehrindekarşında bir yerde beklerim seni görürüm, kollarım düşer.Seni görürümsana yaklaşmak içi..
Gözümün ucunda uzanır bir yemyeşil vadi sus, pus ve pis, kahredici kargalar uçuşuyor tarlalarda. Yolun kenarında kendime bakıyorum kendimde, bileyli bir acı gülüş. <..
O...Gülünce karşında;Mevsim dönüyor, Bahar yürüyor etrafında, Çiçekler patlıyor bir-bir avuçlarındaKuşlar uçuşuyor hey! Kuşlar, Mavi, ışık, umut kanatlarında.Bir de bakmı..
Dilim biraz sivri sözlerim biraz keskin olabilir; yüreğimizi kanatan gerçekleri başka nasıl anlatabiliriz ki? Acıyı komedi komediyi dram diye oynayabilir miyiz? Kuşatıl..
Güneyde bir kasabada, 72 lerdeBizim çocukluğumuzdaKıyamet günü konusuÇok konuşulurduDerlerdi ki!‘'Kıyamet Filistin'de kopacakDeccel oradan tüm dünyayı saracak!''Anlayamaz<..
O şehitlerimizin yüreğinde Evler kuruyorsunuz Ağaçlar dikip güzel yemişler yiyorsunuz Ve seviyor, seviliyorMuhteşem aşklar yaşıyorsunuz O şehitlerimizin yüreğinde Bu topraklar..
Gerçek adım Ferudun Ergan'dır, Osmaniye ilinde yaşarım, bekarım, hizmet işleri yapan aile şirketimiz..