Yıkacağım, yıkacağım, yıkacağım... Bedenimi parçalarcasına vuracağım o duvarlara... Ama yıkılmıyor, yıkılmıyor... Vurdukça bir parçan geçiyor duvardan, yıkılmıyor... Yıkıl, yıkıl, yıkıl! ..
Sesli sesli bekliyorum yine...Başka düşlerden gebe kalıp doğurduğun kelimeleri büyütmeni bekliyorum... Bekliyorum yine düşlerime gebe kalan sesleri... Sesimle kanatamam ki ben duvarları..
Gelsin... O da gelsin! Sen de gel... Ne olamazsan öyle gel! Şimdi dilimde şımarttığım harflerle sana yazdığım satırları, parçaladığım o imgeyle silmek, beni gözünde sadece küçük bir gözyaşı y..
Bütün imgelerimi bir put gibi yıkıyorum artık kafalar da... Kendi görmek istedikleri şekilde ki bütün imgelerimi... İçine sığındığınız limanı, bir bataklık; İçinizi döktüğünüz mab..
Bu nasıl bir sestir ki, bir anda uzun, ıssız bir asfaltta; bağırırarak koşarken bulduruyor bedenimi! Bir an toprak altında, bir an gökyüzünde... Bu nasıl bir sestir ki, şarkıyı söyleyen sen olmadığ..
Mavi mi bunun rengi? Hayır, turuncu... Belki de beyaz mı? Kırmızı diye hatırlıyorum aslında. Neydi bunun rengi? Sarı mı dedin? Mor gördüğün zamanlar da oldu ama. Ben kırmızı diyorum ama..
Devalüasyon yaşattın yüreğimde. Kendi aşk ekonomin için sömürdün, sömürdün, sömürdün. Şimdi diyorsun ki revalüasyon ne? ..
Ben akıllara yarar bir Şems, gönüllere zarar bir Romeoyum... Attığım tohumlar orman olmadan önce köstebekler tarafından çalındı ki, o tohumlarla duygularım da çalındı. Çalınan duy..
Yıkılmayan o utangaç imgen, kendi varlığından habersiz tüm hücrelerimde dolaşarak sarıyor beynimi. Makarada ki bir film gibi, yansıyor gözlerimin önüne. Kesik kesik te olsa gülümsüyor, utanıyor, ve..
Serüvenleri seviyorsun değil mi? Filmlerde ya da kitaplardaki biçimiyle değil, yaşadığın serüvenleri seviyorsun değil mi? O serüvenin gerçekleşme anını seviyorsun. İç seslerimden biriyle konuşurken..
İçimi yazılarıma, dışımı enerjinin akışkanlığına bıraktığım ben, yaşama her sıradan insan kadar m..