ZamanDokuz kamburu çıkmış bir ihtiyarGözlerinde Gelmiş geçmişlerin günlükleri varYaşanacak kederler saklı avuçlarındaDökülmüş saçlarına takılıÇiçekleri sarıya dönük ilkbahar
Bir sabah, gözlerini açtığında, Sessiz bir sis görürsen kapında, Ve bahçendeki erik ağacında Cılız bir serçe ötüyorsa çığlık çığlığa, Bil ki ben çok uzaklara gittim. Benim için ..
Her sabah olduğu gibi, bu sabah da Ali Bekir’in – genellikle benim gibi işsizlerin müdavimi olduğu- kahvesinde oturuyordum. Köşedeki simitçiden aldığım bir simidi çayıma katık etmek üzereydim ki, E..
Vakit oldukça ilerlemişti. Zavallı yavrucağın durumunda hala bir düzelme yoktu. Bağırıp çağırıyor, kendini yerlere atıyor, başında bekleyen dört kadın, kızın ellerine hakim olamıyordu. Bıraksalar k..
Tapu müdürü Nazım Bey, masasında yığılı duran evraka bakıyordu. İşten asla kaçmayan, çalışmayı ibadet sayan bu adam, şu dakika itibarı ile, kaçacak delik arıyordu. Masasında kağıttan bir dağ oluş..
Anneciğim, Uzun zamandır biriktiriyorum kelimelerimi. Hani her mektubumda ağlıyorsun ya…Buna dayanamıyorum, o yüzden hayatın en güzel kelimelerini topluyorum sana. Kirli cümleleri yıkayıp yıkay..
Merhaba anne... Biliyorum mektuba çok ara verdim. Aklına kötü şeyler getirmemişsindir umarım. İyiyim, çünkü hala hayattayım...Hani her hüsranda eteğine geliyorum ya...İşte o yüzden uzadı mektupl..
Anne… Şunu bil ki, hiç okumayacağını bilerek yazıyorum bu yazıları. Okuyacak olsan yazamazdım. Üzülürsün belki, belki üzülmezsin… Küçücük bir kızken, bana kızım demen için gözünün içine b..
32 yaşında bir belediyeciyim. Mahalli İdareler/ Fırat Üniversitesi mezunuyum. Tam bir roman delisiyi..