Demiryolunun kenarından yürüyorum. Raylar ışıl ışıl, gözlerimi kamaştırıyor. Traversler ağaçtan ve üzerleri yağ kiri ve siyah duman isi dolu, aralarındaki çakıl taşları daha temiz. Karşıya geçeceği..
Dışarı çıkacağım, gözüm aynaya kayıyor, biraz yaklaşıyorum oraya doğru. Aynadaki hemen gördü beni. -Dur, gitme! Biraz konuşalım. -Benim seninle çene çalacak kadar boş vaktim yok. -Hadi ..
Düşünüyorum da, fizksel özelliklere sahip, uçsuz bucaksız bir evrende yaşıyoruz. Dünyamız var, dünyamızın etrafında dolanan uydumuz ay var, bizim etrafında dönüp durduğumuz güneşimiz ve hepsini iç..
Evet, Milliyetblog'da 1000. paylaşımımı da yaptım. Yaklaşık sekizbuçuk sene önce ilk girişi yaptığım bu blogda 1000 rakamına ulaşmış olmanın sevinç ve mutluluğunu yaşıyorum. Çünkü Milliyetb..
Dünyayı sevmek istiyorum, olmuyor. Gerçi, dünya da beni sevmiyor ya! Pislik içinde, her türlü kötülüğün kol gezdiği, bu yalan dünyayı nasıl sevebilirim? Belki bunda dünyanın bir kabahati de yok; he..
Karanlık düşüncelerimden bir an bile olsa kurtulmanın bir yolunu bulmalıydım. Bu konuda bana öneride bulunacak ne bir dostum ne de bir yakınım vardı. Tek başıma mücadele edecektim. Çekecektim kıl..
Odama girer girmez sinirlerim gerildi, sırtım ter içinde, saçlarım diken diken, ellerim titriyor, ağzım kuruyor. Neden mi? Onun yani Aynadaki'nin yüzünden. Kendimi masa başındaki sandalyeye atıyoru..
Güneş tam tepemdeydi, yakıcıydı, hatta kavurucuydu. Başımı kaldırıp dikkatle baktım güneşe, dünyayla alay eder gibi bir surat göründü gözlerime. Ya da başkalarına acı çektirmekten hoşlanan bir sadi..
Uykusuz bir gece daha kaldı geride. Bu kaçıncı? Saymadım. Yüzlerce olduğu kesin. Kafam zonkluyor, bazen de rayların üzerinde gıcırdıyan bir yük treni gibi sesler dolaşıyor içinde; gözlerimin önünd..
Kötü geçen bir geceden sonra kendimi aceleyle dışarı attım. Yangından kaçar gibiydim. Buradan, bu birkaç metrelik odadan; yok hücreden uzaklaşmalıydım. Sinirlerim tepemdeydi, belki dolaşırsam yatış..
Uzun yıllar çeşitli sitelerde Oruç Yıldırım adı ile yazı yazdım. Dört tane romanım ve çokca da de..
Milliyet Blog