‘’Bir kadın gittiğinde; peşinde neler öksüz kalır’’ Düşündüm! Düşünceye saldı hem de derin düşüncelere saldı bu sözcük dizesi beni! Ya ben! Ya ben, gittiğimde peşimde neler öksüz kalır? ..
Bir rüyadır EGE, yaşayanların hiç bitmesini istemedikleri. Yemyeşil ovaları, mor dağları ve dağlarının doruklarında renkli sis bulutları, yol kenarlarında kır çiçekleri, yabani yas..
Yıl 2003, aylardan Kasım ayı, kışın yüzünü esirgemeden göstermeye başladığı günleri yaşıyorduk. Yağmurlar o yıl, mevsim normallerini de aşmış, yağıyor yağıyordu durmaksızın. Hani yağmur ağlıyor..
Hani, insanın unutamadığı anlar vardır hani! Yüreğinin cız ettiği. Günlerce beyninin bir köşesinde sürüklediği. - Teyze! Sen neden öbür teyzelerle beraber oturmadın da bizim yanımız..
Hayatımızda, bu kadar çok yer almasaydın, KEŞKE! Keşke! Bu satırlara bile düşmeseydin. Keşke! Hayatımıza bu denli girip de pişmanlıklarımızın sesi olmasaydın! Keşke! Dememeliydi ki..
Kadın 33 yaşındaymış, Sevgilisini bıçaklamış, Bıçakladığı yetmemiş, bir de cezalandırmış!!! Yakalanmış, Emniyette; hemen almışlar sorguya, Neden yaptın? Diye sormuşlar..
Buradan sizlere şiirsel bir anlatımla ifade etmeye çalışacağım, gönül gözümle hissettiğim güzelliklerin, muhteşem görüntülerinin, tablosunu yaparak sunabilmeyi isterdim. Umarım ki! Kelimele..
Dün, daha dün, hızlı adımlarla bizim hatunlara takı yapımı için kurs yerine gidiyordum. Geç kalmıştım. Alel acele varmaya çalışıyordum. Birden, viran, yıkık dökük, harabe bir evin önünde;..
Gün gelir de aklına düşersem eğer, gülen yüzümle hatırla beni. Gözlerimdeki sevda ışıltılarını unutma SAKIN! Gün gelir de sevdiğini söylersen birine eğer, bir zamanlar beni de sevgi deryasın..
Gezdiğim şehrin sokaklarında rüzgârlar esiyordu. Sevdanı fısıldıyorlardı sessizce. Fırtınalar coşturmuştu Marmara’yı delicesine, dalgalar Burgaz kıyılarını dövüyor, dövüyordu. Aklımda yine sen va..
Aydoğdu; kızgın güneşinde Ağustos'un, sararmıştı altın sarısı başaklar. Kırlangıçların göç dansın..