Ben âşık olunca durdu sandım zaman… Bakıp bakıp saat kulesine kolundaki saatin doğruluğunu ölçtüm. Sanki mavi bakışlırüzgâr sarhoşa yakın bir nağmeyle değip geçmişti yanağımdan sanırım onda..
Süzülüyordu gece… İçimde haziran akşamlarından kalma esintiyle çıktım yola. Sisler sarmış sokak lambalarını, kaldırımlar zar kalınlığında buzla kaplı. Soluğum uzaklaşırken benden sanki bir ..
Daha evvel de dedim sana sen bilmesen dahi benden habersiz yaşasan, hatta beni unutmuş olsan bile seni kocaman harflerle sakladım usumda… Herşey değişmiş olabilir ama sen halâ gençliğim gibis..
Sen koşar adım uzaklaşırken, ağır ağır bir melodi okşuyordu saçlarımı, tenimi, sular seller altında kalmış yüreğimi… *“Aşk bitti… Elimden sanki minik bir balık kayıp gitti Aşk bitti..
Kaçtım… Yorulmak bilmeden, sıcak yaz akşamlarının melankolik notaları arasından… Çok düşündüm adam olur mu benden yahut âşık oldukça uzaklaşır mı insan adamlıktan diye… Hani olur ya daha..
Zulamdasın… Sakladım seni yıllardır, sen dahi bilmedin… Uykusuz gecelerimi aydınlatan mum ışığı oldun bazen. Üflesem sönecektin. Tuttum nefesimi. Bazense göğün sol yanında asılı dur..
“Şimdi bu mudur” dedim. Olmadı. Ne yani dedim. Küçümsedim ayaklar altına aldım. Ezdim. Gene olmadı. Yeri geldi ellerim yukarıda teslim oldum. Yeri geldi gecekondula..
Şimdi bu mudur ayrılık… Her sabah yalnızlığa uyanıp her akşam yine ona sarılmak… Bu mudur yani? Kapının koluna takılsa kazağım yahut halıya ayağım, o olmadığını bile bile sağına sol..
Önce çok öz, hatta bayağı bir öz-geçmişiyle başlasın istedim yalnızlık, kendini takdime… Milattan önce bilmem kaçıncı yüzyılda doğmuş, hiç yaşlanmadan günümüze kadar gelmiş tabi bu geçen süre..
Kompozisyona benzettiğim çok oldu hayatı… Giriş… Gelişme… Sonuç… Giriş bölümü herkesçe malum. O bölüm beni pek ilgilendirmeyecek. Önemli, önemsiz, derin, ince, karmaşık vs. ..
İzmir doğumluyum. Uzun düşünceler, kısa şiirler hayatımın büyük bir bölümünü kaplar. Öyle gökkuşa..