Birazdan anlatacağım öykü gerçek yaşamdan mini bir kesit. Belki hepinize çılgınca gelecek ama ben değerli buldum. Yaşımız kaç olursa olsun hayalimizi yakalayabildiğimizin çok hoş bir örneği..
Eski bir Kızılderili sözüymüş. Okuduğumda bayıldım. Anlamı ile nasıl da bütünleşmiş. ‘‘Ruhunu gördüm yani SENİ SEVİYORUM.’’ Dünya da bundan daha sıcak, daha KALBE dokunan bir söz va..
Beynimizde hafıza ve duyguların saklandığı minicik badem şeklinde, şirin mi şirin iki bölge vardı. Hatırladınız mı? Amigdalamız onlar evet. Hafıza ve duygularımızın saklanıp, serbest bırakıldığı bu..
Ben aynalarımı seviyorum. İyi ki varlar. Onlar sayesinde hayata bakış açım, her geçen yeni günle beraber değişiyor çünkü. Geçmiş yıllardan bugüne; yaşadıklarımız, ilişkilerimiz, çevremizde ..
Evet bazen tökezleyip düşüyoruz. Yaralar açılıyor ruhumuzda. Ama hepsi bir ders sonrası için. Hepsinden biz sorumluyuz. Dolayısıyla o anda bile şanssız değil çok şanslıyız ki, uyarıldık bir..
Dört yapraklı yonca adeta şansın simgesi olmuş hayatımızda. Ender rastlandığı için olsa gerek. Çoğumuz olumsuz her olayı şanssızlığımıza yükleriz. Her şeyden önce yaşamda yer almanı..
Bir efsaneden günümüze taşınan; Çin kıyılarından çıkıp tüm dünyayı saran harika bir bilgi var elimizin altında. Bizlere en sihirli noktamızı sunuyor. Çin tıbbındaki ismi ‘ZU SAN L..
Şimdi yeniden bu açıdan bakarsak kadınlığa, kadın rahmine; utanılacak bir yer olmadığını anlayabiliriz. Öyle değil mi? Genlerimizde taşıdığımız mirasın kıymeti kelimelerle ifade edi..
Hiç farkında değiliz belki ama; hayat her yeni günle beraber bize bu soruyu soruyor. Ahenkle dans edelim mi? Bazen sabah doğan güneşle beraber gökyüzünü kuşatan o eşsiz renkleri..
Yaşamın içinde HER ŞEY çok kıymetli. Tıpkı yaşamın kendisi gibi. Önemli olan kıymetini fark edebilmek. Tam da bu konuya uygun; eski zamanlara ait minicik bir öykü var paylaş..
Makine mühendisiyim, bir kız annesiyim. Okumayı, yazı yazmayı, yazarak paylaşımlarda bulunmayı, insa..