Ocakçı lokantacının arkasından “sen da çok cık cık edicen canım” diye dalga geçerek söylendi. Hem Ali, hem Cengiz,daha genç olduğu için böyle “alengirli” işlere aklı almıyordu. He..
Ama Temur Efendi bir ara koridora çıkınca o adamın öteki kompartımanlarda başka köylülerle de konuşup onlara bir şeyler söylediğini görmüş, adamı hiç gözü tutmamıştı. Bunları düşü..
“Yerin boş duruyo, biz kendi işimize bakam. Yalnız az dıkkatlı olam, muhtar son zaman çok azıddı” deyip. Muhtarın Valiye ettiğini, sonraki yaptıklarını anlatmış. Ve ağılda birlikte yaşamaya başlamı..
Çoban Ali cahil mahil, ama adamın hası. Yani gelen asker arkadaşına kapıyı gösterecek adam değil. “Safa geldin arkıdeş. İnsan heç ekser arkıdeşine kapı mı gösterimiş? Burası dağ başı… Aslan gal..
Sonra devam etti. “Sen şimdu oğlanlar nasıl konuşayu deyicaksun. Ha pak onlar İstanbul’ca konişir. Neden bileymusun? Kurbet adamun anadilunu unutturur. Ana südi desen şimdu mamalar çıkınca o da..
Neyse, Reşit menemen çanağını bırakıp geldiğinde Bilal ağa ve Halim’de kahvelerini yeni bitirmişti. Reşit kahve boşlarını kaptığı gibi ocağa koyup geldi. Bu sırada Bilal ağa Halim’e “şindi anlad ba..
Neyse ağanın sırf dem yarım bardaktan biraz fazla çayıyla, üstüne su çektiği Halim’in çayını eski tutukluya verdi “şu yarım çay ağanın, öteki de o ayının” dedi. Eski tutuklu “anladım” dedi ve çayı ..
Hastafendi tren yolculuklarını çok severdi. Geçliğinde; olanak bulursa trene atlar, trenin gittiği yere gider ve aynı trenle geri dönerdi. Bu tren yolculuklarında çok tanışı yoktu. Çünkü öy..
Karabaş bütün mahallenin sevgilisi, iri bir çoban köpeği idi. Daha doğrusu, bir zamanlar çoban köpeği imiş. Yaşlanınca artık mahallenin köpeği olmuştu Yıllar önce bir gün mahallede gözükmüş..
Güneş baba her günkü gibi uzayı; bu arada dünyayı seyrediyordu. Bu sırada aklına insanoğlunun kendinden bahsederken “Güneş battı, Güneş doğdu” demesi gelince “hoh!hoh!” diye göbeğini hoplata hoplat..
Sanat Enstitüsü yapı bölümünden 1967 yılında Denizli'den mezun oldum. Buca Mimar Mühendislik Özel..