Sevgili René; Salı sabahına uyandığımı zannediyorum hala..Oysa güneşli bir çarşamba gününü yaşıyoruz. Güneş olmadan özgürlüğün olamayacağı gerçeği yakama yapıştı. Loş bir odada çalışma gayret..
Suskunluğumun konuşabilmek adına bir iddiası olmalı mı? Sesime ses değecek diye tüm korkularım. Sana yazdığım tüm mektuplar siyah zarfların içerisinde. İsmime siyah çok yakışıyor demiştin. Harfleri..
Sanrılı sağır edici gece Beyaz teninin yoksulluğunu haykırıyor Sensiz fırtınaların köşesinde Kendimi bekliyorum, alınganlıkların mor denizlerinde gözden kaybolan ruhuma inat, bekliyorum..
Ölü bir şehrin sokakları gibi kokuyor bölümün koridorları.. Hiç var olmamışçasına sancısız tekdüze bir karanlık çökmüş üzerine.. Karanlık beni yutmadan önce adımlarımı hızlandırmalıyım diye düşünüy..
Heidegger’e göre insan ölüme yazgılıdır ve yaşamını buna göre sürdürmelidir. Kişinin öleceği gerçeğini bilmesi ve farkında olması onu bulunduğu varoluş düzeyinden daha üst bir varoluş düzeyine geçm..
Sona ilişkin söylemlerin hepsinin bir durağı var. Son ve sonsuzluk. Beyninde yankılanan naralar, sonsuzluk arayışını her yinelediğinde gözlüklerini düzeltir oldu Ferda .Yinelemenin kıvrımında acı ..
Zamanın ötesinde bir var olma ihtiyacı senin ki, ne garip kendinden her kaçışında bana yakalanıyorsun. Gidemeyişin bundan belki de. Hep bir parçanı bende unutuyorsun. Bazen en önemsiz parçanı, baze..
Küçük bir çocukken en sevdiği oyundu saklambaç… Bulunmamak için elden gelen uğraşın verildiği o mini mücadele. Hep en kuytuya saklanan olurdu, istemsizce… Ve her seferinde saklambaç oynamak isteyen..
Göçmen bir kuş gibi uçup gitti.... Konuşarak ısınanlar dinlemez...bilirdi…o da çok konuşanlardandı.. Ruhu üşürken kendini ısıtacak bir masala ihtiyaç duyanlardan…. Ama gerçe..
Buluşların ve dahilerin çağında kendini aramaya çıkmış bir içsel gezginim ve insanları anlamaya ç..