Küçük bir menekşenin renginde buluyorum sonsuzluğu… Öyle güzel ve öyle küçük ki dokunmaya kıyamıyorum. Renkleri arasında kayboluyorum. Ne kadar da eşsiz… Küçük bir men..
Özlüyorum… Gökyüzünü saran şen kahkahaların sesini… Masumluğunu kaybetmemiş kalplerin neşe ile atışını, Dillerden düşmeyen sevginin tadıldığı o güzel günleri… ..
Farklı olabilmek ve bunu başarabilmek… Sıradan olanları yok etme çabasının yeniden doğabilmesine imkan tanıyabilmek değil midir çoğu zaman hayatın akışı içinde? Herkes kendini o far..
Sonbahar yavaş yavaş veda ediyor… En sevdiğim mevsim olan, baharın gözyaşları ile temsil edildiği kalpleri hüzün bulutunun bıraktığı yağmur damlalarının yıkadığı sonbahar… Gidişine ..
Dışarıda yağan yağmurun sesi, Bir şeyler fısıldıyor cama vururcasına. Havada nemli toprak kokusu, Karışmış yağmurun suyuna… Usul usul yağan yağmur… ..
Elimde kalemim yazıyorum… Sözcüklerin beni nereye götüreceğini bilmeden bırakıyorum ellerine bedenimi. Hislerim, duygularım…. Farklı bir hal içinde. Nasıl tarif etsem bilinm..
Nedir duyduğum ve tekrar eden bu sesin adı? Ne anlatıyor? Neyi dillendiriyor? Usulca yanıma yaklaşan fırtınanın habercisi mi yoksa? Huzurla yıkanmış ruhumun esiri…
Sözler… Anlamsızlıklara anlam yükleyen büyüyle yıkanmış hisler. Ne kadar önemli bir yere sahip ve ne kadar özeller. Değeri bilinmez, uçar gider. Ama hissettirdikleri, geride tanık o..
Bir çiçek tutuyorum ellerimde… Sonbaharın yaklaştığını haber veren küçük bir çiçek. Solmak üzere oysa. Ellerimin arasında bütün güzelliği ile son kez bakıyor bana. ..
Çoğu zaman hayatın bizlere verdiği görevleri yerine getirmeye çalışırken bir açlık hissi ile kaplanır ruhumuz… Neye ihtiyacımız olduğunu tam olarak bilemezken açlığın verdiği acı ile yaşama..
Şuan hala ünivesite öğrencisiyim. Tarih bölümü 3.sinifa gidiyorum. ilgi alanlarımın başında edebi..