Kimsesiz hallerimiz uğurluyor günbatımının soluk turuncumsu halcelerini. Birer yetim düş; soluksuz ve mülteci bir coğrafyanın dilsiz kelamları... ... Susmanın bile ..
Matemi bile buz kesmiş, dili lal bir ezgiye dönüştü dünler avuçlarımda... Kına yakılmış ağıtlar misali şimdi suskun ve kederli bir gün batımı gibiyim... Neresindeyim hayatımın? Yaşadı..
Ve gözyaşlarımızın en derin sunağıdır sessizlik, damla damla dökülür içimizdeki acı gülüşlerin gölgesinde. İsimsiz, sorgusuz, sualsiz, kimliksiz bir adanmışlık taşıyoruz boynumuzda madalyon niyeti..
Usanmışlık diz boyu bir yırtık misali ömür heybemizde... Sararmış ömürlerin kırk düğümle bağlandığı bir susmuşluk işte... Kimsesiz olmak ve kimsesiz kalmak arasında ince bir sır perdesi misali Araf..
Hudutsuz bir coğrafyanın görünmeyen mültecisi olmak istiyor yitik zerrelerim... Ne acı Ne buz Ne de yangın Arafta, kederli bir suskunlukla cirit atıyor çı..
Bazı zamanlar herkesin hayatında "dış kapının mandalı" gibi hissederiz kendimizi. Çünkü öyle hissedelim isterler! Peki biz gerçekten öyle mi hissederiz? İçten içe biliyorken kendi değerimizi neden ..
Göğü deldiler bugün ve yağmur ağlıyor gri suskunluklara. Yorgun ve bezgin düşünceler; sessizliğin dört duvar istilasında, tarifi olmayan bir bulanıklığın gölgesinde üşüyor bugün. Sokaklar ..
Karanlığın dilinde söylenmemiş sessizlik kalmamıştır. Zira tüm sessizliklerin gölgelerde resmedilmiş halidir gece. Kimine göre kuytu, kimine göre pus, kimine göre aydınlık, kimine göre de kendine k..
Gece derin bir sessizlik. Keder ile kader arasında çizilmiş buruk bir karanlık. Avucumda biriktirdiğim bir sürü yaşanmışlık, kaybettim, hepsini dünde bırakamazdım ya, bazısı ateş olup yakıyor derin..
Bazen alfabe biter, söz biter, cümle biter... Bazen hayat sadece zulmetmeyi adamlık sayanlara kalır. Ölülerimizi toprağa gömdüğümüz gün, kimsesizliğimiz çırılçıplak ortada kalır. Bu dünya adil, adi..
Eğitimci-Sınıf Öğretmeni-Sosyolog-Sessizliğe ağıtlar yakan bir nefestir kalemim.... Raflarda şiir..