Başa sardım zamanı. Aylar öncesine. Geçtim başlangıç çizgisine ve sonra üzerinden tek bir adımla atlayıp da kendi kendine konuşulup tüketilmiş kelimelerle dolu 3 koca ayın, yeniden şimdiki zamana vard..
Yüklendiğim kelimeler hep başka bir dilin habercisi bugün. Neye atsam elimi tutmuyor, ne anlatmaya çalışsam, aşk kesiyor sözümü. Hangi cümleyi kursam öznesi hep sen. Hangi yaşamda soluklansam imkanı y..
kaçırdığım bakışlarımdan yakala beni tamamlanmamış sözlerimden anlat yarıda kalmış adımlarımdan çık yola varamadığım zamanlardan yaşamaya başla kapanmamış yaralarımdan anla ..
çok sıcak değil belki. öyle deli gibi ısıtmıyor insanın içini, kıştan kalan üşümelerini almıyor üzerinden, yüreğinin yorgunluklarını hafifletmiyor. biliyor çünkü o da senin gibi; daha vakit var, henüz..
olmadı! sen saklarken yelkovanı geçmişinin saatinde bir gölge gibi sızardı içime akrebin/in zehri yazık ki zaman bile senden yanaydı... sen dün ..
dışımıza değil de içimize düşse cemre daha mı çabuk biter kış? daha mı erken gelir bahar? ..
Çay tabağının kenarına koyulan iki madeni para. Birer tane daha içelim, diyor paraları koyan. Tamam, diyor diğeri ama madeni paraları geri vermeye yelteniyor elindeki kağıt parayı göstererek ve ekliyo..
Belki bugün izinli olmamın da etkisiyle evden hiç çıkmayıp dinlendiğim, kendimi dinlediğim sakin ve huzurlu bir gün geçirmişimdir hatta mutlu olmuşumdur bu dinginlik sebebiyle. Belki de yağmurun sıklı..
Rüzgarım. Asi, başına buyruk, ama buna rağmen gittiği yeri bilen. Usulum bu aralar. Sakinliğim baharın habercisi. Hafifçe, belli belirsiz süzülüveriyorum aralık bırakılan pencere kenarlarından, sokak ..
Biliyor musun; yanlış bir yerde miyim, diye sordum ben de kendime önce. Gözle görülen bir şey yoktu aslında, söze dökülmüyordu, başkalarınca yansıtılmıyordu bana, tutup anlamaya, anlatmaya çalı..
30’ lu yaşların ağırlığında geçiyor artık yaşam ama teğet geçerek, ama kurcalayıp didikleyerek...İst..