Özledim işte ne var… Bilmem, sence… Ya bir gün de deki; haklısın. İlla onaylanman lazım değil mi? Soru sormasan. Adam durdu etrafına bakındı… Nasıl geldim ben buraya yah..
Hep bir arada kalmışlığımız var. Hep bir o yan, ama ile başlayan da öteki yan… Doğrusu ne ki Ve de doğru ne Bilemedim… Kal diyemediğine git demeyi bile becermezken. ..
8.3.2008 geçen sene mart ayı, yani bir yıldan az bir zaman fazla. Türkiye de henüz bu “global kriz” lafları edilmezden önceki bir zaman. “Kırkbeşliklerin savunusu” diye bir yazı yazmışım. O yazımda b..
Bembeyaz karların üzerinde taze karı ezen ayaklarımdan çıkan sesden başka hiçbir şey yok. Beyaz öylesine hakim ki her şey bu beyazlığın içinde tümüyle ayrı ayrı duruyor. Yürüyorum bir saattir kar dinm..
Ne kadar basit, her şey aslında. Hep bir anlam ve bahane peşinde koşturuyoruz oysa. Hep haklı çıkalım uğraşı. Hep bir ben yaptım, ben uğraşı… Ne saçma… İlla bir nedene, illa bir bahane ye sarılm..
İki yakası bir araya gelmez düşler misali benim halim. Kime ne.Azıcık beri durmuş olmam ve temaşaya bakmaya vermişliğim, beklemekte olduğum değil ki. Durduğum yerde kendi yaralarımı kendimin yalam..
Ne gariptir şu hayat. Ne çok dikeni ne çok gülü barındırır. Tamam buraya kadar dediğiniz bir gecenin sabahında nasıl bir gün doğar ve siz hey işte yaşasın dersiniz. Yaşasın bu güne, yaşasın duyduğuma ..
Önümde bomboş beyaz bir sayfa var, beyazlığı aşağı doğru uzanıyor. Sonu yok yazdıkça arkasının geleceğini biliyorum. Bembeyaz bir sayfa, yepyeni başlangıçlara çağırıyor beni, ne geldiğim yerler ne de..
Bir cumartesi günü, ağustos sıcağında bir gün. Gene Burgaz adaya demirlemişiz üçümüz, ben gölgem ve de siluetim. Güneş batmaya daha zamanı olduğu anlarda siluetimin zayıflığı ile alay ediyor gölgem. V..
Caddebostan sahilde ayakları denizin içinde, ufacık bir kumsal, sağ önünde kıçtan kara mendireğe bağlı irili ufaklı tekne. Gün batışına doğru çevirdiği pedalların yorgunu adam, denizin ufacık kumsalın..
öylecene yazmak istiyorum... Hepsi bu. ..