İstanbul bir kez koynuna aldı mı seni, iflah olmazsın artık ömrünce ...Nereye gidersen git, her yer biraz İstanbuldur artık.Alıcı kuşlar gibi döner durur başının üstünde, bitmek bilmey..
Bu dünyanın ırmakları da , şol cennetinkiler de erkeklerinHatta hurilerle , nuriler de onların...Erkek olsaydım çoktan bulmuştum izini. Meyhaneye gitmem kasabada, kumarhane bil..
Hikayesi nerde başlar nerede biter , kimse bilmez. Bilinen yüzyılların öyküsünün taş duvarlarda, loş avluların kuytularında, rüzgarlarında , toprakta ve denizde gizlendiği...Kimi öyküler alaca..
Annem , " senin canın sokakta çıkacak, bi gün " derdi , bana hep. Göbek bağımı sokaklara atmış olmalı zahir. Belki bi göle, denize ya da ormanın içine...Kimbilir ?Çeşme'de..
" Gitmek, gitmek uzaklara ! Belli ki kuşlar sarhoş..."Yolculuklar iflah olmaz düşlerimiz bizim. Sıkışmışlıklardan özgürlüklere doğru uzanan...Tam bir yıl önce başlayan, iç Ege serüveni..
Yağmur zamanı, Kütahya çevre yolunun kenarında, uçak maketlerinin hemen yanında, 1.65 lik bir uçak maketi şeklinde beni bekliyordu yaklaşık bir saattir.Sabah kahvaltıya yetişirim, demiştim söz..
" Ey göl hatırında mı ? Bir gece sükut derin,Çıt yoktu su üstünde, gökaltında, uzaktaSuları usul usul yaran kürekçilerinGürültüsünden başka " *Yeşille mavinin çılgınlar gibi sevişt..
Bu pazar," Ne duruyorsun be, at kendini kırlara"dedim..Ve kırlara attım beni,Ülkü'yü de yanıma katarak... Kuru dalları dantel motifli ağaçlarım,baştan ayağı çiçeğe kesmiş.Kimi beyaz gelinliklerin..
İlk kez 70'li yıllarda gitmiştim Eskişehir'e bir tren yolculuğu ile. O yıllarda Anadolu Üniversitesi kurulmamıştı henüz. Aklımda kalanlar, içinden Porsuk Irmağı'nın geçtiği, askeri havaalanının olduğu..
Herkülün diyarı Ereğli kocaman bir site, Bozhane de bahçesiydi o sitenin... Aşklar orada doğardı hep nedense. Yeşille mavinin o muhteşem buluşması mı kışkırtırdı duyguları bilmem. Yoksa, balıkçı tekne..
Düşünen, üreten, kendine, insana, çağına sorumlu, tavırlı, taraflı , çağdaş ve yüzü aydınlığa dön..