Beyaz bir huzurun içinde gözlerini açtı kadın. En son ne zaman gülümseyerek güne başladığını hatırlayamadı, önemi de yoktu. Anında mutluluğun keyfini çıkartmalıydı. Kollarında uyuduğu adamı..
İçime döndüm seni buldum yeniden orada. Gözlerinin rengine sığındım, ruhuna sığındım, baharına, kışına sığındım. Belki de sığınmak başlı başına yanlıştı. Kalbimin ritmine nefesime denktin y..
Karanlık bir kuyunun içinde siyaha aşina olmuş yaşıyordum ben. Herkesin renksizleştin suçlamalarına aldırmadan. Siyah da bir renktir oysa, ve en sevdiğim oldu yıllarca. Nemli duvarlar içinde siyaha..
En mutlu olduğumuz zamanlar, sonradan nasıl olup da en büyük acılarımız haline gelebiliyor? Mutluluktan kaybolduğumuz tüm anların toplamı, içimizde ki en büyük acıların tarifi gibi ade..
Gözlerimi açar açmaz aklıma ilk düşen oldun yıllarca. Yeniden kapatıp gözlerimi silmeye çalıştım hafızamdan yüzünü. Ondandır yıllardır güne uyumsuzlukla başlamam… Nefes almak gibi yıllardır..
‘’Yüz milyonlarca yıl önce, taşlar taş, kıtalar kıta, denizler deniz olmadan evvel, her şeyin sonsuz, kalıcı olduğu Işık Dünyası’nda yaşayan Ölümsüzler bir gün dünyamıza geldiler… Gelenlerin sonunc..
Bir şehirden gitmez insan aslında, bir hayattır gittiği. İçinde söylenmemiş sözlerde, bakışlarda saklıdır derin yara izleri… Bir hayattır gerisinde bıraktığı. Dönüp tekrar tekrar hatırlayac..
Mavi çarşaflar içinde, sırtında bir ürpermeyle uyandı kadın. Dışarıdan gelen deniz kokusunu içine çekerken fark etti pencereye açık bıraktığını. Pencereden gelen yumuşak bir rüzgar perdeleri havala..
Kapım çalmış, bir açmışım ‘sen’ gelmişsin mesela…. Oturmuşsun karşıma, şaşkınlıktan tutulmuş dilim, bakışlarım sus pus olmuş, donmuşum karşında ben mesela… Kahveni özledim, ellerini..
Bir kere vursaydın, bir kere de öldürebilseydin keşke… Maviliklerinde boğulduğum her defasında kurtarmasaydın nefesinle… Bir kere de gitseydin, med cezirlerin olmasaydı ruhumda…..
Sıcağıyla bilinen memleketimde bir kış gününde geldim dünyaya. Bütün tezatlıklar hayatımda farklı r..