Sokaklarının kalabalığında yaşadığım tenhalıkta anlamalıydım belkide bu gidişi. Her bir adımda düşünmeliydim bir diğerini hangi yöne atacağımını… …………………… Yaşıyorduk, bahaneler yaratıyorduk..
Gidişimizle birbirimizden başka bir alemde başka bir yer kürede belkide hiçbir yerde olamdan kaybolacağız hayatlarımızdan..Sen sabahları yorgun sesinle uyandırmayacaksın beni...Gülümse..
Zihninin oynadığı oyunları kurguluyordu kadın. Gülümsüyordu önünde canlanan hayallere, hepsi birer birer akın etmişti. Hangi anda daha çok mutlu olduğunu düşündü. Sonra bir yılın sentezini yaptı..
Yalnızlaşıyorum iyice, buradaki dünya başka türlü.Yaşamıyorum, nefes alıyorum sadece. Her gün biraz daha kayboluyorum hayattan, her gün bir yanım siliniyor, yok oluyorum sanki derim dökülü..
Beklentilerin çok altında bir yer burası, yanlış hayal mi kurdum ben? Beklememek en akıllıca olanı sanırım, ne kadar aşağıda tutarsan beklentilerini o kadar mutlu oluyorsun ama olmuyor nedens..
Vatanımı seviyorum diye geçinenden çok daha fazla seven, laik olduğunu iddia edenden daha laik, seviyorum diye geçinenden çok daha fazlasını yaşayan, aklıyla, yüreğiyle sevebilen bir ustaydı. ..
Yapılışı tam olarak bozulmadan geldik dünyaya… Pamuklara sarıp sarmaladı annemiz, korudu, kolladı, sevdi…. Annemizin ellerinden ne zaman koptuk yapılı olan bozuldu. Hayat yapbozun..
Hayat benimdi dimi dilediğim gibi yaşardım. Ben seçerdim ve seçtiklerim yüzünden yargılanırdım, yargılardım, üzülürdüm ya da sevinir. Hangi seçiminin nedeni bu belirsizlik peki? ..
Derin bir uykudan uyandı gözlerim… İçim uykudaydı!! Seninle uyanacağını sanırken, seninle uyuyormuş anlayamamışım… Uyanış! Yalın, çarpıcı, çıplak haliyle dikildi gözleri..
Çocukluğumuzda kaldığını sanıyordum körebe oyunun.Gözümüzü bir bezle bağlardık, çocuktuk. Onlar kaçar biz yakalamaya çalışırdık.Büyüdük, çocukluktan kalma alışkanlıkla canımız bir şe..
Sıcağıyla bilinen memleketimde bir kış gününde geldim dünyaya. Bütün tezatlıklar hayatımda farklı r..