İşte bir kalem tüm yaşamını bağladığın. Bir kalem bu tutunduğun, elinde sıkı sıkı tuttuğun. Sanki onu bırakıversen bir uçurumdan aşağı düşecekmişsin gibi sıkı sıkı kavrıyorsun onu. Esirisin artık onu..
Karanlık hücrenin dört bir köşesinden yükselen garip ve rahatsız edici kokunun, beni sızdığım köşeden kaldıracak kadar kuvvetli olmasına şaşırmış halde doğruldum yerimden... Terden ve tozdan yapış yap..
Kendi kendine sarılıyorsun şimdi. Başını tutuyorsun. Korumaya çalışıyorsun kendini. Hayatın tüm bulanık anılarından ve kötüsünden. Buğulu bir sabah vakti gözlerini güneşe açmak istiyorsun. Ama olmuyor..
Aşk ve kan ne kadar birbirine yakın aslında. İkisinin de rengi kırmızı mesela. İkisi de birbirine muhtaç. Biri kanatmak, diğeri kanamak için. Birinden biri olmadan yaşayamıyoruz. Aşkız, kanız. Geri k..
Büyük ihtimalle gecedir. Çünkü yalnızlık geceleri sever. Gündüzden nefret eder. Güneşin doğuşuna ise asla katlanamaz. Gecedir; Gölgeniz, yürüdüğünüz duvar dibinde bir uzayıp bir kısalır. Hele bir de ..
“-Salyangozlarda düş görür... -Böceklerde öyle...” Hayatınız boyunca köşe bucak kaçtığınız şeyin aslında kendiniz olduğunu keşfettiğinizde ne yaparsınız? Nasıl devam edersiniz kaçmaya... Ya da..
Onu ilk gördüğümde saçlarına kadar kızıla batmıştı. Uzun kirpiklerinin tedirgin titreyişleriyle ürperiyordu. Farkediyor, belli etmiyordum. Geniş patika yollarda, dikenlerle yabani otlarla yürüyo..
Günler... Sıkıştırılmış tuğlalar gibiler... Katı ve söz dinlemez ve dilsizler... Tıpkı bizim gibiler. Yıllar; günlerle ördüğümüz duvarlar... Kendimizi güvende hissetmek için o kadar yüksek ör..
1974 İstanbul doğumluyum. Reprodüksiyon alanında çalışıyorum. Deneme ve kısa öyküler üretmeye çalışı..