Uzun zamandır milliyet blog dünyasından uzak kaldım.Özledim buraları ama fırsat bulamadım, Facebook resimlerimde de anlaşıldığı gibi uzun zamandır planladığımız abimin düğününü geçtiğimiz..
Hürriyete doğru çıktım yola... Bir günlük hürriyet, bir günlük özgürlük. Kaçıp kaçıp gitmek diye buna derler sessizce, yalnızlığa. Huzuru dinlemek belkide bir kıyıda oturmak birşeyler kara..
İki gün önce ''gitmek istiyorum ama gidemiyorum'' adlı yazımı yazarken çok içten yazmış olmalıyım ki, gece ani bir karar alarak işten izin alıp bir günlüğüne buralardan gitme hazırlığına başla..
Gidemiyorum, Zaman tatil zamanı çekip gitme zamanı, ama olmayınca olmuyor derler ya... Gidemiyorum, Düşlerim var düşlerimden öteye gidemiyorum. Yüreğim huzur istiyor, çekip..
Mavi yelken diye başladım blog yazmaya yıllar önce, sebebini bende bilmiyorum. Özgürce yazabilmekti belkide, sanki isimle yazınca özgürlüğümü elimden alacaklar :) ne alaka işte. Kayıt olur..
Ne bir haber var senden ne de bir iz... Hürriyetim sensizliği yaşarken halbuki zincirlere vurmuşum kendimi habersizce Kalbim sensizliğin kusurunu taşıyamıyacak kadar ağır Her geçen gün ..
Dur diyecektim son adımında... Dilim tutuldu kal diyemedim attığın son adımının ardından bakarken. Çıktın gittin ardına son kez bakmadan. Oysaki ardına son kez bakışın kimbilir neleri değişt..
Yazacak o kadar çok şey var ki aklımda bir başlayabilsem kelimelerime gerisi gelir herhalde. 100. bloğu yazmak hepsinden zormuş bence şimdi anladım. Yüreğinde yazmak istediğin o kadar çok konu ol..
Dün sabah Güneşli bir pazar sabahı... Balkona çıkıp güneşin sıcacık masumiyetini izlemekti tek dileğim. Çatıda hayata yenik düşen garip bir kuşun acılarını görene dek. Masumca yatı..
Gecenin koynundan çıkıp geldim doğan güneşin aydınlığına Gecenin ayazında üşüyen ellerim can buldu avuçların gibi... Sıcak güneşin doğuşuyla yüreğimdeki kışlara inat. Hiçbir şey düşünmek ist..
1983 yılının 15 nisan sabahında açmışım gözlerimi dünyaya, nerde nasıl yaşayacağımı hiç bilmeden.Yıl..