Her acıdan bir tarih yazdım kendime. Yeniden doğuşlarında bir milletin ya da yeniden uyanışlarında, yorgun kelimelerim sardı ruhumun bilinmeyen derinliklerini.En hüzünlü senfoniler oluşturabil..
Acılar damlıyor kalemimden. Sevdalar, kanadı kırık kuşlara dönüyor. Yüreğim parçalanıyor sanki bir boşlukta, kırık cam parçaları damlıyor gözlerimden.Güzel şeyler yazmalıyım diyorum kendi kend..
Kimi zaman yalnızlığın yorgun hüznü düşer avuçlarımıza. Kimi zaman ellerimizin arasından düşürür kaybederiz yaşama sevincimizi. Sığınacak bir liman bulamayız yüreğimize, düşlerimize, hay..
“İnsan yaşadığı yere benzer.” Öyle midir gerçekten? Bunu hiç düşünmüş müydünüz, yani yaşadığınız yere benzeyip benzemediğinizi? Edip Cansever’in şiirini okumadan önce ben de hiç düşünmem..
Kiminin elleri üşürdü soğuktan kiminin yüreği. Kimi ürkek bakardı hayata ve insanlara karşı kimi asi. Kimi boynunu bükmüştü kadere kimi acıları çekmişti sinesine. Kimi kendisine küsmüşt..
Kıvrıla kıvrıla çıkıyoruz dağların eteklerinden. Kimi zaman güneş, yüce dağların ardından sıyrılıp göz kırpıyor bize. Kış mevsiminde olmamıza rağmen sanki bir bahar havasını yaşıyormuşuz hissine kapıl..