Som bir sessizliğin içine gizlenmiş hırpani sözcükleri arıyorum. Sessizlikle anlatılan çok derin anlamlar olduğunu bilmeme karşın bir çığlığın beni etkilemesi daha önemli. Çığlığın altında gizlenen..
Kanlı bir oyunun ucunda duran bilinçsizliğimizle tarihi yazanları izliyoruz. Tozlu raflardan kan ve et kokusu yayılıyor etrafa. Masumluğun ötesinde bir gerçeğin peşinde taneler kursağımıza diziliyo..
Zamanın se-ler çizerek bedenime kıvrılmasına sesimi çıkartamamak çıldırtıyor beni. Zamanın karşısında bir böcekten farkım yok. Çaresiz, çırpınan bir varlığım. Sarsak adımlarla sokağın sonuna doğru ..
Kaskatı kesilen bedenim derin bir uykuda. Bedenimin içinde, yedi kat derinlerde bir ejderha başını kaldırıp ortalığı gözlüyor. Bütün alıcıları açık… Konuşulan her şeyi duyup kaydediyor. Dikkat kesi..
Harflerin altından gözlüyorum insanları. En aşağılık sözcükleri sırtlarına geçirip sürünüyorlar yerlerde. Başkalarının elmas gibi ortaya çıkarttıkları cümleleri kalkan yapıp hazıra konanlar da var...
Nedensiz bir sıkıntının eşiğinde, tarifi imkansız duygularla öylece duruyorum. Zihnim uyuşukluğun kölesi oldu. Ölümün kurtuluşum olduğunu bilenler ölmemi engelleyip uyutuyorlar beni. Zihin oyunları..
Zamanın geçmesini beklemek kadar sıkıcı bir şey olamazdı. Beklemek, beklemek, beklemek… Sonu gelmeyen dakikaların meydanında ne olduğunu bilmeden öylece beklemek… Sorgusuz sualsiz sadece beklemek…<..